Prefabrik İle Ev Sahibi Olmak Kolay

16 Mayıs 2008 Cuma


Kısaca ev sahibi olmak için miras kalması gerekmediğine inanmış durumdayım.
Son zamanlarda bu işe kafamı epeyce yordum ve güzel olan , sonuç almam oldu. Kiraların bu kadar yükselmesi her ay boşa giden onca maddi kazancı menkul olarak değerlendirmek hiçte fena fikir değil. 200 m2 arsa üzerine ister tek ister çift katlı prefabrikler yapılabiliyor. Fiyatlar ise inanılmaz uygun. Tabii kesinlikle 200 m2 olması gerekmez. evler 33 m2 ve 9500 ytl den başlayan fiyatlarla ...Bilginizee
Bilgi için ;
VİZYON YAPI&PREFABRİK
SAKARYA
0 264 278 52 30/
0 543 607 9390









ABD ve Avrupa simidi 'pretzel' Türkiye pazarında


Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezunu Atakan Özbek ve amcası Ünal Özbek 500'lerin sonunda İtalya'da bir keşişin artan hamurlardan yaptığı şekillerle ortaya çıkan ve ABD'ye kadar ulaşan pretzeli Türkiye'ye getirdi. ABD ve Avrupa'nın en çok tüketilen fast-food ürünlerinden biri olan pretzeli Türk damak tadına göre yeniden tasarlayan amca yeğen, Pretzebella markası ile ilk şubelerini Cevahir Alışveriş Merkezi'nde açtı. Deniz tuzlusundan pudra şekerlisine kadar 18 çeşit pretzel ürettiklerini belirten Gourmet Factory Gıda Sanayi Ortağı Ünal Özbek, kısa sürede günde 100-200 adetlik satış rakamlarına ulaştıklarını söylüyor. Pretzellerin satış fiyatının 1.5 ile 3.5 YTL arasında olduğunu kaydeden Özbek, "Hedefimiz kısa sürede pretzelin ününü Türkiye çapında duyurmak ve yeni şubeler açmak" diyor.

Çeşitler 1 yılda hazırlandı

15 yılı aşkın süredir ABD'de süpermarket işletmeciliği yapan Ünal Özbek, ODTÜ'den mühendis olarak mezun olduktan sonra ABD'ye master yapmaya gelen yeğeni Atakan Özbek ile birlikte gıda sektöründe şansını denemeye karar veriyor ve Amerikalıların çok sevdiği pretzeli Türkiye'ye getirme kararı alıyor. Özbek, işi öğrenmek için de çok ünlü bir pretzel zincirinde işe giriyor. Hazırlıklar bununla da bitmiyor. ABD'lilerin damak zevkine uygun olarak yapılan pretzel'ler yerine Türk damak zevkine uygun pretzel geliştirmeyi kafasına koyan amca ve yeğen, bir yıl boyunca Türklere hitap edecek formül üzerinde çalışıyor. Toplam 150 bin YTL sermaye ile kurulan Gourmet Factory'nin çatısı altındaki Pretzebella markası 2 ay önce İstanbul'da Cevahir'de Türk tüketicinin karşısına çıktı. Ünal Özbek, 5 farklı sos ve 18 çeşit pretzel'den oluşan menülerini aromalı çaylar ve tatlılarla zenginleştirdiklerini belirterek, "Pretzel ABD'de margarin ve mısır şurubu gibi maddelerle yapılıyor. Amerikan ya da Alman pretzelinin Türkiye'de gideceğine inanmadık. Biz tüm ürünlerde deniz tuzu ve özel bir sızma zeytinyağı kullanıyoruz. Normalde pretzel'in 7-8 çeşidi varken biz 18 çeşit pretzel yarattık. Çok fazla komplike olmadan, tatların özüne sadık kalarak, yalnızca sağlıklı ve taze ürünlerin kullanıldığı pretzel üretiyoruz" diyor.

Franchise ile büyüyecek

ABD'nin en bilinen pretzel zincirlerinden franchise bayiliği almak yerine zor yolu seçtiklerini ve kendi markalarını yaratmaya çalıştıklarını anlatan Özbek, marka tescilini almak için Türk Standartları Enstitüsü'ne (TSE) başvurduklarını söylüyor: "Amacımız çok kanallı büyümek. Hem franchise modeli ile hem de ürünümüzü toptan satarak büyümek istiyoruz. Bir ortaklık kurarak da Türkiye genelinde yaygınlaşabiliriz. Çok fazla franchise talebi alıyoruz, 8 metrekareden 16 metrekareye kadar her yerde pretzel satılması mümkün. Kendi mağazalarımızı da 3 büyük şehirde açacağız. Soslarımızı üniversite kampusleri, hastaneler, sinemalarda ve hipermarketlerde satmayı hedefliyoruz. Tatlı ürünlerimizi ise hamur halinde paketleyip satacağız. Sadece fırında pişirerek el yapımı kek yapmak mümkün olacak."

ABD'li pretzel'in yıllık satışı 300 milyon dolar

Pretzel, 500'lü yılların sonunda İtalya'da bir keşişin artan hamurlardan yaptığı şekillerle ortaya çıktı. Barış işaretini andıran pudra şekerli pretzeller, önceleri manastırda dualarını ezberleyen çocuklara ödül olarak verilirdi. İlerleyen zamanda Almanya ve Avusturya'da da yaygınlaşan pretzelin ünü Amerika'ya kadar ulaştı. ABD şu anda pertzelin en çok tüketildiği ülkelerden biri. Amerikalı pretzel zinciri Auntle Anne's'in 2007 satışlarının 300 milyon dolar olması bunun bir göstergesi. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezunu Atakan Özbek ve amcası Ünal Özbek 500'lerin sonunda İtalya'da bir keşişin artan hamurlardan yaptığı şekille... ( KB)

Çağdaş girişimin ne olduğunu ondan öğrendik

Türkiye'nin liderlik coğrafyasında zirve yapmış insanların başında Nejat Eczacıbaşı gelir. Kendisini tanıma mutluluğuna erişmiş biriyim. İrşatlarından ve dünya görüşünden uzun zaman etkilendim. Olağanüstü nezaketiyle girdiği her ortamda insanları teşhir eden tılsımlı bir özelliğe sahipti.
Bu tür insanların kendi çevrelerinde yarattığı etkiye bizim kuşak "kişiliğin rüzgârı" adını takar. Bu "kişilik rüzgârı" yalnız "gerçek önderlerde" bulunur. Şimdi "liderlik" her yerde konuşulup ucuzladığı için "önder" ile "lider" ifadesini özellikle birbirinden ayırıyorum.
Burada "önder" sözcüğünü sözgelişi kullanmadım elbet. Nejat Eczacıbaşı'nın bu "önderlik" vasfına bazı işadamlarında kolay kolay rastlanmaz. Cumhuriyetin ve çok partili dönemin başlangıç yıllarında patronlar genellikle devletten insan devşirerek girişimciliğe adım atmışlar ve ancak öyle başarılı olmuşlardır.
Bunca "büyük patronun" yaşamını inceledim ve çoğunu da tanıdım. Girişimcilik söz konusu olduğunda bilhassa iki insanın kendi akli yapılarına göre karar aldıklarını gördüm. İşte bunlardan biri merhum Nejat Eczacıbaşı; diğeri ise Allah uzun ömür versin bir önceki hafta bu sütunlarda yer verdiğim Selçuk Yaşar'dır.
Bu "önderlik" konusu tamamen bireysel psikolojik özellikleri olan esrarlı bir iştir. Girişimcilikte "önder" olanlar genellikle kendi dünyalarının sezgilerine göre karar verirler. Eski tabirle "meşveret" (danışma) esas olsa da, konu girişim olunca daima onların kararı geçerlidir. Görüş alışverişinde bulunmak, onlar açısından kendi imal etmiş oldukları fikirlerin çeşitlenip filizlenmesini sağlamak içindir. Bir bakıma çevresindeki insanları işe koşmanın ve onları zihnen konsantre edip verimliliği arttırmanın da bir yoludur bu.

Olağanüstü centilmen
İşin garip tarafı İzmir'den çıkan "büyük patronlar" hep bu "oğlak burcu"nun sihirli kozmik gücü içinde dünya gelmişlerdir. Emreden, takip eden ve disiplini hep ön planda tutan olağanüstü bir yönetim anlayışını temsil eder onlar.
Benim için bu keşfin bir özelliği daha vardır: İzmirli büyük patronlar ve onların bir önceki baba kuşağı bu özellikleri adeta asıl girişim dalgasını yaratacak çocuklarına aşılamışlardır. Bu silsile devam edip gitmektedir hâlâ. Bana göre işin sırrı, esasen bünyelerinde var olan uygarlık perspektifini girişimcilikle ilgili gözlem gücüne uyarlamaları ve bir sonraki kuşağa devretmeleridir.
Nitekim Nejat Eczacıbaşı baba mesleği eczacılığı daima önemsemiştir. Babası Süleyman Ferit Bey Türkiye'nin ilk eczacılarındandır. İzmir'de önce 1909'da "Tilkilik"de sonra 1911'de "Kemeraltı"nda eczane açar. 1902'de Adana'da Mustafa Rifat Gülek tarafından kurulan ilk Türk eczanesinden hemen sonra birkaç milli girişimden biridir bu. Ama Süleyman Ferit Bey'in bir özelliği daha vardır. İlk eczanesinde kendi ürettiği "majistral müstahzarları" "diş preparatlarını" ve "Reve d'Or misali kolonyaları" satar. Bu ufak ölçüdeki "ilk milli laboratuar" belki de ulusal ilaç sanayiinin başlangıç noktasıdır. Bu vasfı ona resmi anlamda "Eczacıbaşılık" unvanını kazandırmıştır. Soyadı kanunu çıktığında Süleyman Ferit Bey'in "Eczacıbaşı" lakabı böylece tüm aileye isim olur.

Bilim insanı duyarlılığı
Nejat Eczacıbaşı'nın girişimcilikle ilgili ilk deneyimleri "Kemeraltı Şifa Eczanesi"nin küçük laboratuarında geçse de 1930'ların başında Almanya'da olgunlaşır. Kimya eğitimi için gittiği "Mannheim" yakınlarındaki "Heilderberg"de iyi bir gözlemci haline gelir. "Ruprecht-Karls Universitaet Heidelberg" deki öğrenciliği sırasında Almanya'yı keşfetmiş, yeniliği ve farklı olmanın sırlarını yaşam felsefesi haline getirmiştir.
Bu "pittoresque" kentin romantik silueti içinde yıkık kent sarayının ortasına kurulmuş "Eczane Müzesi" (Deutsches Apothekes Museum) onda İzmir'den bu yana kafasında tasarladığı "ilaç endüstrisi" fikrini uyandırmıştır. Ama düşündüğü asıl projelerin daha da olgunlaşması için 1930'ların sonuna doğru Berlin'de geçecek günleri beklemesi gerekir.
ABD'de kazandığı yüksek kimya diplomasını Berlin Üniversitesi'nde "doktora"yla tamamladıktan sonra bir ara Almanya'da öğretim üyesi olarak "kariyere kalma" arzusu duyar. Şimdiki "Max Planck Enstitüsü" o zamanki ismiyle "Kaiser Wilhelm Enstitüsü"nde Prof. Dr. Adolf Friedrich Butenandt'ın asistanlığını yapar. Kendisinden 10 yaş büyük Prof. Butenandt cinsiyet hormonlarını tanımlayarak tıpta devrim yapan genç bir hocadır.
Bu "Nobel"li hoca 1954'de Türkiye'ye gelecek Nejat Eczacıbaşı'nın iki yıl önce kurduğu modern ilaç fabrikasında kendi geliştirdiği zamanın en önemli keşfi "sentetik kortizon hormonu"nun ilaç olarak üretimine de tanıklık edecektir.

Onlarca marka yarattı
Nejat Eczacıbaşı'nın hep soyadından dolayı girişimlerine ilaçla başladığına inanılır. Bir ölçüde doğrudur da... Daha 1942'de Laleli'deki "Tayyare Apartmanları"nın yanı başındaki küçük bir laboratuarda vitamin imalatıyla işe başlamıştır.
O zamanlar İstanbul'da "İbrahim Ethem'in İlaç İmalathanesi" ile "Necip Akar'ın Gripin Laboratuarı"ndan başka doğru dürüst yerli ilaç imalatçısı yoktur. "Zambo Çocuk Maması", "Kina-C Kuvvet Şurubu", "Kiniumol İştah İksiri", "Vitabiol" gibi mamullerin yanında "Nörobromin" ve "Tonisan Elixir" gibi Türk eczacılarının ürettiği harcıâlem yerli ilaçlar artık eczanelerde satılır olmuştur. Devir "ince hastalığın" (tüberküloz) kol gezdiği devirdir. En çok da vitamin preparatları "hekimlerin ilgisine mazhar" olmaktadır.
Nejat Eczacıbaşı da "D Vital" adlı vitamin ilacıyla işe başlar. Sonra Galata'da faaliyetine devam eder. 1950'de kurulan "Sınaî Kalkınma Bankası"nın "Marshall Yardımı" ağırlıklı kredilerinden yararlanma yeterliliğini gösterince ilk modern ilaç fabrikasını 1952'de Levent'de kurar (şimdiki "Kanyon"un arazisi üzerinde).
Eczacıbaşı İlaç Fabrikası o günkü ölçülere göre dev bir işletmedir. Son derece modern teçhizat ve laboratuar gereçleriyle donatılan fabrikada özel üniformalı işçiler çalışmaktadır. Sonra bu "muazzam fabrika" daha da büyüyecek başta "Milli Müdafaa Vekâleti" olmak üzere devletin cümle "Memleket Hastaneleri"nin temel ihtiyaçlarını buradan karşılayacaktır. Ve zamanla Amerika, İsviçre ve Almanya'dan kimi lisanslı ilaçlar yine burada üretilecek işler daha da büyüyecektir..
Nejat Eczacıbaşı ilaçla uğraşmaya başladığı yıllarda Almanya'daki tespitleri ve Türkiye'de Muhsin Demironat, Füreya Koral ve Aliye Berger gibi dostlarının teşvikiyle önce Galata'da başlayan seramik çalışmaları da girmiştir devreye.
Sonra girişim hayalleri Kartal'da bir seramik fabrikasına dönüşür. Rebii ve Bedii Gorbon kardeşler dahi bu girişime fikren destek olurlar. Ortaya zamanın modern işletmelerinden "Dr. Nejat Eczacıbaşı Seramik Fabrikaları" çıkar. Sadi Diren'in katkılarıyla sonraları burada harika sanat eserleri de üretilecektir.
Alman "Vitra Furniture"ı bile gölgede bırakan "Vitra" markasının doğuşuyla seramik işi dünyaya açılacak ve uluslararası yepyeni bir marka doğacaktır.
İşte bugün Eczacıbaşı Topluluğu 10 bin çalışanı ve 3.5 milyar dolara yaklaşan cirosuyla "Artema", "Selpak", "Solo" gibi jenerik olmuş onlarca markayla yoluna devam ediyor.
Tüm bu dev markalara rağmen "Oralet" gibi sınıfının temsilcisi olmuş "orta halli" bir markanın 1960'lardaki ilginç girişim hikâyesi bile Nejat Eczacıbaşı'nın nedenli başarılı bir girişimci olduğunu açıklamaya yeter. Ben bu büyük insana sonsuz rahmet dileyerek hatırımda kalan satırbaşlarını burada noktalıyorum.
Ancak son bir notu da atlamak istemiyorum: Bugün hızla evrimleşerek dünyaya açılmış Eczacıbaşı Topluluğu'nun gelişmesinde Nejat Bey'in hem genetik hem de fikri varisi Bülent Eczacıbaşı'nın imzası vardır. Onun yarınlara bakışı Türkiye'nin geleceğini okumak adına benim için büyük değer taşıyor. Bu konuyla ilgili bir söyleşiyi de bir başka yazımda ele alacağımı ümit ediyorum.

Yatırımda öğrencilere oynamak!!

Eskişehir'de öğrenciler için yapılan apart daireler İstanbul, Ankara ve İzmirli küçük yatırımcının gözdesi oldu. 40-45 bin YTL arasında satılan daireleri banka kredisiyle alan yatırımcılar, bu daireleri 450 YTL'den öğrencilere kiralayarak banka taksitlerini kapatıyor. Apartlara yoğun talep arsa spekülatörlerini de harekete geçirirken, 2 yılda arsa fiyatları 20 kat arttı.

Yaklaşık 50 bine yakın üniversite öğrencisinin öğrenim gördüğü Eskişehir'deki yurt ve konut yetersizliği, apart daire projelerine tavan yaptırdı. Üniversite öğrencilerine yönelik tasarlanan 1+1 apart dairelerden son 2 yılda binlerce yapılırken 40-45 bin YTL civarında fiyatla satışa sunulan konutlar, İstanbul, Ankara, İzmir'in yanı sıra Afyon'daki yatırımcıların da yeni adresi oldu.
40 bin YTL'lik lüks apartları, yaklaşık 15 bin YTL peşinat verip, gerisini banka kredisiyle alan yatırımcılar, daha sonra bu daireleri yaklaşık 400 YTL'den öğrencilere kiraya vererek, geliriyle kredi taksitlerini ödüyor. Başka illerden gelen yatırımcıların apartlara gösterdiği ilgi o kadar yoğun ki, müteahhitler dairelerin daha inşaat ruhsatı alınmadan satıldığına işaret ediyor. Bu durum arsa spekülatörlerini de harekete geçirdi.
2 üniversitenin bulunduğu şehirde, kampuslara yakın yerlerde arsa kalmadığı için, kampus girişlerinin yerlerinin değişeceği söylentisi çıkaran bazı emlakçılar, farklı bölgelerdeki arsa ve apartları yüksek fiyatlarla satmaya başladı.

Arsa fiyatları tavan yaptı
2006'dan bu yana apart projelerde ciddi artış olduğunu belirten Ketenci İnşaat ortağı Özkan Güney, dairelerin daha temel safhasında, ruhsat bile çıkmadan satıldığını belirtirken Seçkin Kaya İnşaat'ın sahibi Seçkin Kaya ise 2 yıl önce 4 bin YTL olan 200 metrekare arsanın 20 kat artarak 80 bin YTL'ye çıktığını söyledi. Yılmaz Emlak Ofisi'nin sahibi Fikret Tunçyürek ise kampus yakınında arsa kalmadığı için bazı emlakçı ve arsa sahiplerinin kampus girişlerinin yer değiştireceği söylentisi çıkarıp, farklı bölgelerdeki arsa ve apartmanları yüksek fiyatla satmaya başladıklarına dikkat çekti.
Eşkişehir'de Anadolu Üniversitesi'nin 22 bin, Osman Gazi Üniversitesi'nin ise 15 bin 200 örgün öğrencisinin yanı sıra, açık öğretim nedeniyle de 10 bin civarında uzaktan eğitim öğrencisi yaşıyor. 50 bine yakın öğrencinin öğrenim gördüğü kentteki öğrenci yurtlarının kapasitesi ise sadece 6500. Geri kalan 40 binin üzerindeki öğrencinin barınma ihtiyacı ise emlak sektöründe kenti "apart" projelerle tanıştırdı.

Ruhsatı çıkmadan satılıyor
2006'dan beri apart projelerde ciddi anlamda bir yükseliş olduğunu söyleyen Ketenci İnşaat Ortağı Özkan Güney, "Önce 1-2 proje yapıldı, bunlar daha temel safhasında çok çabuk satılınca apart projeler patladı. Apart ve stüdyo dairelerde Ankara ve İstanbul'dan örnek aldık. Bizzat gidip bu şehirlerdeki projeleri inceledik" dedi. Bugüne kadar 100'ün üzerinde daire yaptıklarını, çoğunun daha inşaat bitmeden satıldığını belirten Güney, "Daireler daha temel safhasında çok hızlı satılıyor. Şu anda 18 daireli yeni bir apart projeye başlıyoruz. Ruhsatı haftaya çıkıyor. Ama 11'ini ruhsat bile çıkmadan sattık" diye konuştu.
Müşterilerinin yüzde 80'inin İstanbul, Ankara ve İzmir'den gelen yatırımcılar olduğunu vurgulayan Güney, bu yatırımcıların çoğunun fiyatları 40-45 bin YTL arasında değişen apart daireleri banka kredisiyle aldığını, aylık 400-450 YTL'ye kiraya vererek de kredi taksitlerini ödediğini belirtti. 2 senede yapılan apart daire sayısının 10 bini bulduğunu söyleyen Güney, ilgi nedeniyle Eskişehir'in ardından üniversite öğrencilerinin yoğun olduğu Afyon ve Kütahya gibi şehirleri de apart projeler için incelemeye aldıklarını belirtti.

55 bin YTL'ye lüks apart
Yoğun talep nedeniyle özellikle iki üniversite civarındaki arsa fiyatlarının çok yükseldiğine işaret eden Seçkin Kaya, şu anda sadece kendi şirketinin 150 apart dairelik 5 proje yürüttüğüne işaret etti. Kaya, "Müteahhit apart yapacağım diye arsa sahibine hücum etti. Bir arsa sahibinin kapısına 10 müteahhit birden gidiyor. Artık üniversite yakınında yeterli arsa kalmaması da fiyatların iyice artmasına neden oldu" diye konuştu. Apart dairelere yoğun talebin şehirde arsa spekülatörlerini de harekete geçirdiğini vurgulayan Yılmaz Emlak Ofisi Sahibi Fikret Tunçyürek ise "Şehirde iki ayrı üniversite bulunuyor. Bu kampuslara yakın yerlerde artık arsa kalmadığı için, bazı emlakçı veya arsa sahipleri kampus girişlerinin yerlerinin değişeceği söylentisi çıkarıyor. Bu yolla farklı bölgelerdeki arsa ve apartları yüksek fiyatlarla satmaya başladılar" şeklinde konuştu.
Apart projeler sayesinde ucuz ev sahibi olan yatırımcıların yanı sıra müteahhitlerin de kârlı çıktığını ifade eden Tunçyürek, müteahhitlerin 100 metrekarelik 10 daire yapmaktansa, aynı araziye 18 apart daire yapmayı tercih ettiğini, böylece daha fazla kazanç elde ettiklerini söyledi. Talep karşısında normal apartların yanı sıra garajlı, ankastre mutfaklı, buzdolabı gibi temel donanımları olan lüks apartların da yapılmaya başladığını belirten Tunçyürek bunların ise 55 bin YTL'den alıcı bulduğunu söyledi.

Diasa Bayilik Veriyor

1 Mayıs 2008 Perşembe

Diasa’nın frenchise sistemine dahil olmak isteyenler KDV dahil 700 Euro bayilik giriş ücreti ödemesi gerekiyor. Tabela harcı 500 Euro, banka teminat mektubu olarak ise 25 bin ile 40 bin YTL isteniyor.
200 – 250 metrekare baz alınan bir mağaza için gerekli olan ekipmanın da maliyeti çıkarılmış. Buna göre demirbaş başlığı altında 200 – 250 metrekare baz alınan bir mağaza için, raf 16 – 18 bin Euro, sütlük (2,50 + 2,50 + 3,75) (3 adet) 16 bin Euro, elektrik sistemi 4500 Euro, jeneratör (min 15 Kwa) 3 bin Euro, derin dondurucu 600 Euro, bilgisayarlı yazar kasa (2 adet 6500 Euro peşin olarak Dia’dan alınıyor) HL (reklam ve fiyat aparatları) 550 Euro (peşin olarak HL firmasından alınıyor) olmak üzere toplam 47.150 Euro‘luk demirbaş alımı ön görülüyor. Fiyatlar mağaza büyüklüğüne göre değişiklik gösterebiliyor.
Ürün başlığı altında ise yaklaşık 2600 kalem paketli mal peşin ödeme koşulu ile bayiye ulaştırılıyor. Portföy dışında paketli mal dışında, şarküteri, kasap, unlu mamul, gazete, açık kuruyemiş, meyve-sebzeyi de kar marjının belirlenmesi halinde (rakiplerden en az yüzde 5 ucuz olmak koşuluyla) satabiliyor. (Fiyatlar değişkenlik gösterebilir. Ayrıntılı bilgi Diasa Genel Müdürlük Franchise Departmanı’ndan alabilir.

Kaynak: TekBorsa Dergisi

Müşteriyi Tanımak

Müşterinizle görüşerek ihtiyaçlarını belirlemeye çalışırken, soruları son derece dikkatli biçimde sormalısınız. Öncelikle müşterilerin çoğu meşgul insanlardır ve sorgulamayla vakit kaybetmek istemezler. İkincisi, bunu tam ve eksiksiz biçimde siz bulup çıkarmalısınız ki, başarılı olmanız rakiplerinizle aranızdaki farkı göstersin.
Peki, doğru soruları nasıl soracaksınız? Bu konuda başarılı olmanızı sağlayacak birkaç etken var. Sorularınız şu nitelikleri taşımalı;



Doğru bir biçimde kurulmuş olmalı: Bir soruyu yanlış kurduysanız yanlış cevap almanız son derece olasıdır.
Genellikle açık uçlu bırakmalısınız: Bu da yanıtı ‘evet’ ya da ‘hayır’ olan sorular sormamanız anlamına geliyor. Yani, ‘Bu ürünü nerede kullanmayı planlıyorsunuz?’ sorusu, ‘Maliyetin ucuzlamasını istiyor musunuz?’ sorusundan daha iyi bir sorudur. İlki konuşmalarını sağlar. Açık uçlu soruların daha iyi olmasının nedeni de budur. İkinci soruya ‘evet’ yanıtının verilmesi halinde biraz bilgi edinmiş olursunuz, ancak ürününüzü kullanmayı düşünmelerinin diğer gerekçeleri belirtilmemiş olarak kalır. Açık uçlu sorular, müşterilerimiz hakkında ihtiyaç duyduğumuz bilgiden kayda değer miktarda toplayabilmemizin en iyi yoludur. Ayrıca müşterilerin de daha fazla kabul göstereceği bir yöntemdir. Kapalı sorular ise, (‘evet’ ya da ‘hayır’ diye cevaplanabilecek olanlar) konuyu değiştirmek ya da daha özel ayrıntıları belirlemek için kullanılabilir.
Daha kapsamlı, derine inerek anlamaya yönelik sorular sorma: Bu son derece önemli bir tekniktir ve daha ayrıntılı bir biçimde incelemeyi gerektirir.
Kullanılabilecek dört sorgulama düzeyi vardır:Arka plana ilişkin sorular: Bunlar temel ayrıntıları belirlemeye yönelik sorulardır: Şirket nasıl bir şirkettir? Nasıl örgütlenmiştir? Bütçesi nedir? Bilgilenmek istediğiniz herhangi bir alana dair ayrıntılı sorular.Bundan sonra iki soruşturma düzeyi vardır ki, genellikle probleme ve fırsatlara dair sorular olarak isimlendirilirler. (Problem dediğimizde her zaman olumsuz olanı deşmek anlaşılmamalıdır)
Problem soruları: Bu sorular, ürün ya da hizmetin hangi faaliyet alanında kullanılacağı ile ilgili sorulardır.
Etki ile ilgili sorular: Bu sorular, bir önceki düzeyde ortaya çıkan noktayı izleyerek, herhangi bir satın alma işleminin kesin sonuçlarının neler olacağını araştırır.
İhtiyaçla ilgili sorular: Bu tam da sizin olmak istediğiniz yer, ihtiyaçlara odaklanırsınız.


Bir örnekle açıklık kazandırırsak;


Düşünün ki, işadamlarına yönelik seyahat programları pazarlayan bir satıcı ile olası bir müşteri görüşüyor. ‘Nerelere daha sık gidiyorsunuz? Elemanlarınız hangi sınıfta uçmayı tercih ediyor? Ne sıklıkta seyahat ediyorlar’ gibi soruların hepsi arka plana dair sorulardır.
Daha sonra yöneltilen ‘Gelecek altı ay içinde sizce seyahat planlarınız ne tür problemlerden etkilenecek?’ sorusuyla sohbet bir sonraki düzeye geçer. Diyelim ki soruları yönelten kişi, müşteriden, şirkette maliyetlerin düşürülmesinin Ortadoğu’daki yeni pazarlara hizmet götürülmesini zorlaştırdığını, ancak bir yandan da ihracat piyasasının gerektirdiği temas sıklığının korunmaya çalışıldığını öğrendi. Eğer, ‘Bunlar işleri nasıl etkileyecek?’ tarzı, bir sonraki düzeye geçen bir soru yöneltirse, alacağı, ‘Sanırım, Ortadoğu’da biraz yavaş ilerleyeceğiz’ cevabıyla, sağlam bir temel edinmiş olur. Sonunda ihtiyaca dair bir soruyla müşteriye odaklanır: ‘Peki ben size, ziyaret sıklığını koruduğunuz ve maliyetleri de düşük tuttuğunuz bir yol önersem, ilgilenir misiniz?’- ‘Evet, tabii ki.’ Satıcı bunu yapabilirse, mesela daha yakın piyasalara yapılan bazı ziyaretleri Ortadoğu’yu da içine alacak şekilde genişleterek, ödene ücretin faydasını arttırırsa, bu müşterinin de hoşuna gidecektir.
Bu ihtiyacı belirleme sürecini asla atlamayın. Bu konuda başarı kaydederseniz, satış sürecine dair her şey son derece kolaylaşır. Ayrıca, rekabet halindeyseniz ve bu işi rakiplerinizden daha iyi yaparsanız, sürecin ilerleyen aşamalarında da onlara üstünlük sağlarsınız!
Kaynak: Satışları Arttırmanın 101 Yolu- Patrick ForsythAlfa Yayınları/kobifinans

Satışları Artıracak 7 Pazarlama Yöntemi

Sırt çantası taşımaya bayılırım. Benim için, uzun bir yürüyüşten sonra, hayatta kalmak için ihtiyacım olan her şey sırt çantamda olmak suretiyle, bir dağın tepesinde ya da bir gölün kıyısında uyumaktan daha güzel bir ödül olamaz.
Ne zaman bir yolculuk planı yapsam, çantamın ağırlığını minimum, götüreceğim eşyaların faydasını maksimum düzeyde tutmaya büyük önem veririm. Taşıdığım en önemli eşyalardan biri çakımdır. Küçük ve yoğun bir alettir, görece hafiftir, ama pek çok fayda sunar. Onunla, ip ya da yiyecek kesebilir, konserve açabilir, tahta yontabilir, küçük nesneleri tutabilir ya da vida sıkabilirim. Çakı, ormandayken başıma gelebilecek hemen her durumda bana yardımcı olabilen çokyönlü bir araçtır.
Küçük boy işletmenizi pazarlamanız gerektiğinde, pazarlama planınız, daha fazla iş yapmanızı engelleyen pek çok durumla başa çıkmanıza yardımcı olabilir. Pazarlamanın satışları artırmanıza yardım etmesini sağlayan 7 yöntem şöyledir:
Dikkat Çekmek
Müşteri kazanmanın ilk adımı, pazarınızın dikkatini çekmektir. Gelecekteki müşterileriniz varlığınızdan habersiz iseler, onlara asla satış yapamazsınız.
Pazarınız tarafından fark edilmenin en iyi yolu, çarpıcı bir pazarlama mesajı kullanmaktır: ihtiyaçlarına doğrudan, açık ve özlü bir biçimde yanıt verdiği için, müşteri adaylarınca çabucak benimsenen sözcükler. Mevcut metninizde basit ayarlamalar yaparak, ilanlarınız, broşürleriniz, web siteniz, yaptığınız iş hakkında konuşma şekliniz ve kullandığınız diğer pazarlama malzemeleri ile, işinize ilgiyi aniden artırabilirsiniz.
Satış Gücü Olan Çarpıcı Bir Pazarlama Mesajınız Var Mı?
Web Sitesi Trafik Optimizasyonu
Çarpıcı bir pazarlama mesajına sahip olmanın etkilerinden biri, web sitenize hedeflediğiniz ziyaretçileri çekmek için bu mesajı kullanabilmenizdir. Web sitesi, her tür işe verimlilik katabilecek önemli bir araçtır. Müşteri adayı listenizi oluşturmak, onları eğitmek ve satışları artırmak için web sitenizi kullanabilirsiniz.
Müşteri Adayı Listenizi Oluşturmak
Gittikçe uzayan bir müşteri adayı listesi, her tür işletmede başarının sırrıdır; çünkü, zaman içinde daha fazla sayıda insanı ürün ve hizmetleriniz hakkında eğitmenizi sağlar. Web siteniz, müşteri adayı listenizi oluşturmak için harika bir araçtır. Pazarlama faaliyetinizle ilk kez karşılaşan insanların çoğu, satın almayı düşünmüyordur. Aksine, bilinçli karar alabilmek için, bir nevi araştırma yapıyor ve bilgi topluyorlardır. Bu durum, kalite bilgisini temas bilgisiyle değiş tokuş edebilmeniz için bir fırsattır.
Her Hafta Nasıl Daha Çok Müşteri Adayı Kazanabilirsiniz?
Müşteri Adaylarını Eğitmek
Pazarlamanın satışları artırması için kullanılabilecek bir başka etkili yol, müşteri adaylarını eğitmektir. Pazarlama faaliyetlerinizle gelecekteki müşterilerinizi eğitmeyi başarabilirseniz, bu kişiler sağladığınız değeri net olarak kavrayacaklardır.
Gelecekteki Müşterilerinizi Nasıl Eğitiyorsunuz?
Satışı Kolaylaştırmak
Satışınızla ilgili sorular için telefonunuz çaldığında, ne yaptığınızı ve ürün ve hizmetlerinizin değerini anlatarak çok fazla zaman mı geçiriyorsunuz? Pazarlama bulmacasının yukarıda adı geçen parçalarını yerli yerine koyduğunuzda, müşterileriniz, yapabileceğiniz yardımın değeri hakkında zaten net bilgi sahibi olacaklardır. Sonuç, telefon çaldığında, anlatmakla daha az, satışı tamamlamakla daha çok zaman geçirmeniz olacaktır.
Referanslar Oluşturmak
En iyi iş kaynağı, mutlu müşteridir. Bir müşteri, bir arkadaşına ya da meslektaşına sizin harika olduğunuzu söylediğinde, yeni birine satış yapmanın önündeki engelleri büyük ölçüde ortadan kaldırır. Doğamız gereği, genellikle arkadaş ve meslektaşlarımıza güveniriz. Dolayısıyla, biri birşey tavsiye ettiğinde, tavsiye edilen şeye inanma eğilimi gösteririz. Referansın bir başka avantajı, gönderme yapılan şeyin değerinin, halihazırda birbirini tanıyan insanlar arasında esrarengiz bir biçimde iletilmesidir. Büyük pazarlama planları, nasıl referans oluşturulacağı konusunda net hedeflere sahiptir.
Referans Oluşturma Konusunda Hedefleriniz Neler?
Araştırma YapmakBilgi güçtür, özellikle pazarınızı anlamak söz konusu ise. Pazarınızın ürün ya da hizmetleriniz hakkında ne düşündüğünü ve nasıl konuştuğunu ne kadar iyi bilirseniz, sunduğunuz şeyin değerini o kadar iyi iletebilirsiniz. Sonuç, artan satışlar olacaktır.
Pazarınız Hakkında Bilgi Edinme Planınız Nedir?Pazarlamayla GeleceğeÇakımı çok severim. Bana pek çok şekilde yardımcı olur; çoğu zaman da hiç beklemediğim şekillerde. Pazarlama çalışmalarınız, sürekli daha çok müşteri çekmenize ve işinizi büyütmenize yardım edecek yeterlilikte mi?
Kaynak: www.marjinal.com.tr
kobifinans