Kendi Markalarını Yarattılar Şirketlere Boğuşuyolar

26 Nisan 2008 Cumartesi


Turşu, zeytinyağı ve şarap gibi ürünlerde kendi markalarını yaratan köylüler dünyaya açılırken, sanayicileri de şehirlerden köylere çekmeye başladı. Bursa'nın Gedelek köyü 50 milyon YTL'lik bir ekonomiyle başı çekiyor.

Bir zamanlar devletten iş ve aş talebiyle yollara dökülen köyler, kabuk değiştirdi. Birer girişimcilik örneği vererek katma değer projeleri geliştiren köylüler, hem 10 milyonlarca dolarlık gelir sağlıyor, hem de birçok şirketin başaramadığını yaparak kendi markalarını yaratıyor. Köylerin gelir yaratmaya yönelik yaratıcılıkları ise şirketleri bile kıskandırıyor. Hammadde ve depolamadaki kayıpları minumuma indiren, verimliliği artıran, büyük şehirlerden yatırımcıları köye çekmeyi başaran birkaç bin nüfuslu köyler, artık İsrail, İran, Irak, Suriye'den Almanya, Fransa ve Yunanistan gibi Avrupa Birliği (AB) ülkelerine kadar onlarca ülkeye ihracat yapıyor.
Sağlanan başarıyla sadece milyon dolarlık gelirler elde edilmiyor; ambalaj fabrikası gibi yeni yatırımlar da köye çekilip ek istihdam kapıları açılıyor.
Kendi ekonomilerini yaratan köylerde köylülerin sosyo-ekonomik yapısı da bu değişime kayıtsız kalmıyor. Bir zamanlar su için çeşmenin yolunu tutan köy evlerinin her birinde bugün TV, bulaşık ve çamaşır makinesi ile donanırken kapılarında da arabalar park etmiş vaziyette.

Gedelek'te 50 milyon YTL'lik ekonomi
Bursa Orhangazi'ye bağlı Gedelek köyünün kaderi 1929'da köye getirilen salatalık tohumuyla değişir.
Turşu için salatalık üretmek üzere verimli olduğunu düşündüğü Gedelek köyüne yatırıma gelen girişimci Rıfat Minare, köylülerin de girişimcilik ruhunu ateşliyor.
Minare, tohumları dağıttığı köylülerin ürettiği salatalıkları alarak turşu yapar ve lüks oteller ile restoranlara satar. Minare'nin ürettiği turşuların gördüğü ilgi Gedeleklileri harekete geçirir. "Sadece salatalık üretmek olmaz, turşuyu yapabiliriz" diyen köylüler Minare'nin tuşu formülünü şu andaki köyün muhtarının babası sayesinde ele geçirir. Muhtar Osman Trak, o yılları şöyle anlatıyor:
"Turşuluk sebzeler Rıfat Minare'ye gittikten sonra, kendisi turşu yapıp Türkiye'deki lüks otellere pazarlıyordu. 1948'de babam Minare'nin turşu üretimhanesinde 2 yıl ustabaşı olarak çalıştı. Turşu nasıl yapılır öğrendikten sonra da ayrılıp 1950'da kendi işini kurdu. Babam diğer köylülere de turşunun yapılışını öğretti. Tüm köylülerin bu işi sahiplenmesi ile Gedelek turşuda ünü yurtdışına kadar taşan bir marka oldu."
Halen 50'nin üzerinde turşu imalathanesinin bulunduğu Gedelek'te yılda 200 bin ton turşu üretiliyor. Köy entegre üretim yapan bir turşu fabrikası gibi... Turşu üretime geçerek toprağı ekip biçme işini terk eden köylüler, artık çevre köylere üretim yaptırır duruma geldi.

10 bin kişiye gelir kapısı
Orhangazi'nin 20 köyü ve 5 beldesi Gedeleklekliler için turşuluk biber, erik ve salatalık üretiyor. Çanakkale ve Biga'nın bir çok köyünden ise acı biber alımı yapıyorlar. Balıkesir'in çeşitli köyleri ile Ödemiş, Afyon ve Trakya bölgesi de Gedelek köyünün salatalık ihtiyacını karşılıyor. Köyün turşu üretimi ürün alımı yaptığı köylerde dahil olmak üzere, 10 bin kişinin gelir kapısı.
Muhtar Trak, "Civar bölgeler dahil, imalat esnasında 2 bin kişi çalışıyor. Buna nakliyecileri, ambalajcıları ve sebze üretimi yapan çiftçiyi de eklediğimizde 10 bin kişinin bu sektörden para kazandığı ortaya çıkıyor. Köyün turşuculukla yarattığı ekonominin büyüklüğü ise yılda yaklaşık 50 milyon YTL" diyor. Trak, üretimin yüzde 80'inin iç pazara, yüzde 20'sinin ise ihracata gittiğini söylüyor. Trak, girişimcilik ruhunun yanı sıra, bugün gelinen noktada Gedelek'in sahip olduğu su pınarının da büyük bir etkisi olduğu inancında: "Bizim pınarımız çok özel. Bu yüzden Gedelek turşuları hep kıtır kıtır olur. Çok şanslıyız. Bu bize Allah'ın bir lütfudur."
Kendi bahçesinde yetiştirdiği sebzelerden turşu üretimi yapan Gedelekli İbrahim Aygün ise turşu üretiminin kuşaktan kuşağa aktarıldığını söylüyor.

Sanayiciyi bile köye çektiler
Köylüler sadece çevredeki yerleşim yerlerinin ekonomisini canlandırmakla kalmamış, köye yatırım da çekmeyi başarmış. Gedelek köyünde üretilen turşular için 2 ambalaj fabrikası kurulmuş. Gedelek turşuda marka olunca bunu değerlendirmek isteyen büyük sanayiciler de köyün yolunu tutmuş. Yılda 5 bin ton salatalık turşusu üreten Zeytursan, buradan Almanya, Fransa, Ortadoğu ülkeleri, İran, İsrail ve Yunanistan'a ihracat yapıyor.
Gedelek köyünde üretim tesislerini 1983'te kurduklarını belirten Zeytursan Yönetim kurulu Başkanı Turgay Tüfekçioğlu, yıllık üretimlerinin yarısını ihraç ettiklerini söylüyor. Tüfekçioğlu, yıllık cirolarının 14 milyon dolar olduğunu belirtiyor.
Mustafa İnal da Gedelek'in ününü duyup yatırıma gelenlerler iş adamlarından. "1957'de yılında Üsküdar'da mahalle arasında bir turşucu dükkanım vardı. Üretimide orada yapıyordum. Gedelek'in suyunun turşu yapımına çok elverişli olduğunu duyunca buranın yolunu tuttum" diyen Ünallar Turşu'nun sahibi Mustafa İnal, yılda bin tonun üzerinde üretim yaptıklarını ve tamamını iç piyasaya sattıklarını söylüyor.

Şirket davranışıyla Gödence'yi marka yaptılar
Kendi ekonomisini yaratıp marka olan köylerden biri de İzmir'in Seferihisar ilçesine bağlı Gödence... 120 haneli 330 nüfuslu köy ürettiği özellikle ürettiği zeytinyağı, sofralık zeytinler ile ünlü. Ama ürettiği şarap, badem, kuru üzüm, bal ve tarhana da büyük talep görüyor. Ürünlerini "Gödence" markasıyla pazarlayan Gödence köylüleri, müşterinin ayağına bile gitmiyor. Aksine müşteri onların ayağına geliyor.
Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Çağatay Özcan Kokulu, "Zeytini işleyebilmek için yola çıktık. Diğer üreticilerden bir farkımızın olabilmesi için de 1993'de köyümüzün ismi Gödence'yi de markamız olarak belirledik. Gödence zeytinyağı markasıyla iç ve dış pazara hitap etmeye başladık. Özellikle hammadde ve depolama üzerindeki kayıpları minimuma indirgeyerek ürünlerimizi pazarda daha da öne çıkarmayı başandık. Markanın tam anlamıyla oturması ise tam 10 yıl uğraştık. İzmir'de kendi ismi ile marka olan tek köyüz" diyor.
Bölgenin zengin su havzalarına sahip olduğunu ve sanayi yerine tarımsal üretimin geliştiğini belirten Kokulu, rekoltenin yüksek olduğu dönemlerde köyde yılda yaklaşık 800 ton zeytinyağı üretildiğini kaydediyor. Kokulu, "Zeytinyağının kilosunu 4 YTL'den satıyoruz. 2007'de ürün çok azdı. Ancak 160 ton zeytinyağı üretebildik. Hepsini sattık ve 640 bin YTL gelir elde ettik. Gödence markası Gümüşhane'den Finlandiya'ya kadar tanınır hale geldi. Tıpkı bir şirket gibi çalışarak bugünlere geldik" diyor. Müşterilerden gelen talepleri iyi bir şekilde değerlendirdiklerini, iletişimi iyi kurduklarını vurgulayan Kokulu, "Herkesin kendisine ait arabası, evinde çamaşır ve bulaşık makinesi var" diye konuşuyor.

Bademli yılda 10 milyon YTL'lik fidan satıyor
İzmir'in Ödemiş ilçesine bağlı Bademli köyü ise fidancılıkta aranılan bir marka olmayı başardı. Bademli köylülerin üretimlerini 71 yıllık Bademli Köyü Kooperatif'ine çatısı altında yapıyor. Ama Bademli köyünün marka olması 1997 yılına dayanıyor.
Bünyesinde Bademli Fidancılık ve Potomia Fidancılık isimli iki şirket bulunan kooperatif üç konuda çalışmalar yapıyor: Fidan üretimi, zeytin ve zeytinyağı üretimi, hijyenik süt toplama merkezleri.
Bademli Köyü Kooperatif Başkanı Mehmet Selçuk Bilgi, özellikle fidan üretiminde çok tercih edilen bir marka olduklarına dikkat çekiyor. Lübnan, Irak, İran, Suriye gibi Ortadoğu ülkelerine, Azerbeycan, Özbekistan'a ihracat yaptıklarını belirten Bilgi, "Her çeşit meyvenin Tarım Bakanlığı'ndan sertifikalı ve kontrollu fidanını üretiyoruz. Ağırlıklı ihracat elma, armut, kayısı fidanları. Bademli'de yılda 8 ila 10 milyon adet fidan üretimi yapılıyor. Fidancılıktan elde ettiğimiz toplam ciromuz yıllık 10 milyon YTL. Civar köylerden her gün 500-600 kişiye isdihdam sağlıyoruz" diyor. Bilgi, ayrıca kooperatife bağlı olak çalışan işçi, ziraat mühendisi ve veterinerleri bulunduğun da belirterek, "Kooperatif ve markalaşma sürece köyümüze çok şey kazandırdı. Köylüler artık modern tarım yapar hale geldi. Bizde onları yeni yatırımlara özendirir olduk" diye konuşuyor.

Şirince'nin turizm geliri 1 milyon YTL
Kuşadası ve Efes'e yakın eski bir Ortodoks köyü olan Şirince, şarap üretimi ve turizmdeki başarılarıyla dikkat çekiyor. Üzüm bağları, şeftali bahçeleri ve zeytinliklerle çevrili bir yamaçta yer alan Şirince, son 20 yıldır marka olma yolunda mücadele veriyor.
Tıpkı Gedelekli köyünde olduğu gibi Şirincelileri de ateşleyen köye dışarıdan gelen yatırımcılar olmuş. 20 yıl önce köye turizm yatırımı için gelen yatırımcıları gören köylüler "Biz niye bu işleri yapmıyoruz" diyerek biraraya geliyor ve Şirince'nin tarihine yeni bir yön veriyor.
Turizmden sonra köylüler kendi şaraplarını yapmaya başlıyor. Ev yapımı şarapların da ünü kısa sürede yayılıyor. "Turizm geliştikçe adımız duyuldu, adımız duyuldukça markamız yükseldi" diyen Şirince Köyü Muhtarı Levent Apak, ürettikleri ev tipi şaraba talep giderek artınca işi büyüttüklerini ve 1999'da köyde yıllık üretim kapasitesi 1 milyon ton olan bir şarap fabrikası kurduklarını anlatıyor. Fabrikada geçilen üretim şarapta marka olmanın da yolunu açmış. Ürettiği şarapları Artemis markası ile piyasaya süren Şirince, Türkiye geneline bayilik bile verir hale geldi. Apak, 20'si Şirince'de olmak üzere Türkiye genelinde 50 Artemis şarap bayisine ulaştıklarını belirtiyor. İyi bir sezonda turizmden elde ettikleri gelirin 1 milyon YTL'nin üzerinde olduğunu söyleyen Apak, turizm ve şarapçılık yaparken çiftçiliği bir kenara bırakmadıklarına vurgu yapıyor. Apak, "Marka olduk ama şeftali, üzüm, incir gibi yöresel üretimlerimize de tam gaz devam ediyoruz. Bunları da İstanbul, Ankara, Antalya, Bodrum gibi pazarlara gönderiyoruz" diyor.
referans

0 yorum: