Küresel dönemde esnekliğin ilk koşulu öğrenme

9 Şubat 2008 Cumartesi

Hızlı değişim dönemlerinde çalışma defterini tümden kapayanlar dışında her yaştan insanın, yenilikleri öğrenmesi ve yeni beceriler elde etmesi gerekiyor. Ancak okullarımızda kendi başına öğrenmenin yöntemleri öğretilmediği için, insanlar yeni bilgiler edinmekte zorlanıyor.
Bir zamanlar küreselleşmenin yalnız büyük şirket sahiplerini veya ekonomistleri ilgilendirdiği düşünülürdü. Günümüzde ise küreselleşme, küçüklü büyüklü her iş sahibini, ayrıca herhangi bir işte çalışan veya halen öğrenim gören herkesi etkileyecek bir süreç oldu. Küreselleşmenin zorunlu kıldığı maliyetlerin sürekli düşürülmesi ilkesi ve teknolojik ilerleme, herkesin işini tehdit eder hale geldi. Sizin şu anda yaptığınız işin veya ürünün daha iyisini, daha ucuzunu yapmak için dünyanın dört bir köşesinde planlar yapan kişilerin bulunduğunu artık siz de biliyorsunuz. Bunlar ithalatla, yabancı sermaye yatırımları ile veya Türk sermayesini kendi ülkesine çekerek sizin işinizi bir şekilde etkiliyor. Fakülte diplomasının hemen iş bulmaya yettiği, şirketlerin sıfır kilometrede eleman alım yetiştirdiği ve emekliliğe kadar çalıştırdığı günleri özlemek de bir işe yaramıyor… Dünya boyutunda bir pazarın kurulduğu, her şeyin sanki bir aksiyon filmindeymiş gibi hızla değiştiği yeni dönem in iş hayatında hiçbir şey kalıcı ve kesin değil artık. Kişinin edindiği bilginin ve öğrendiği teknolojinin miadı kısa sürede doluyor. Piyasanın çekirdekten yetişme eski kurtları, pazar haritasının ikide bir değişmesi nedeniyle şaşkına dönüyor. Yaşlı başlı insanlar, adeta bir stajyer gibi yenilikleri öğrenme telaşına düşüyor.
İşgücünde küresel rekabet
" Dünya Düzdür" (The World is Flat) adlı kitabın yazarı Thomas L. Friedman küreselleşmenin çalışma koşullarına etkisini şöyle anlatıyor: "Ben küçükken, büyüklerim bana ‘Tom , tabağındaki yemeği bitir. Çin ve Hindistan'da aç insanlar var' derlerdi. Bugün ben çocuklarıma ‘Kızlar, ödevinizi bitirin. Çin'de ve Hindistan'da işinizi kapmaya aç insanlar var' diyorum." Gerçekten bugünlerde gelişmiş ülkelerin gençleri yalnız üretim işçiliğini değil, finans ve bilişim gibi hizmetler sektöründeki işleri de, gelişmekte olan ülkelere kaptırıyor. Bu ülkelerin yöneticileri, bu verimli rekabetten kazançlı çıkmak için yediden yetmişe bir eğitim seferberliği başlatmak istiyor. Yalnız ürün piyasalarında değil, işgücü pazarında da küresel rekabet yıl geçtikçe şiddetlenecek. Türkiye'de halen 0-15 yaş arasında bulunan 19 milyon çocuğun gelecekte kendini geçindirecek ve mutlu edecek iyi işler bulması ise ancak öğrenme iyi işler bulması da eğitimin yeniden yapılandırılması ile mümkün olacak. Aksi takdirde çocuklarımızın girebileceği işlerde, Kahire'de veya Şangay'da daha iyi öğrenen gençler çalışacak.
Halen bir işte çalışanların ise işlerini korumak için, eski ve yeni sorunlara, yaratıcı çözümler üretmelerine yardımcı olacak bilgileri edinmeleri gerekecek.
Hızlı balıklar ve esneklik
Küresel dönemde işsiz kalmaktan kurtulmanın ve kendini sürekli geliştirmenin yolu, ulusal pazar ve dünya ölçüsünde hareket yeteneğine sahip şirketlerde çalışmaktan geçiyor. Referans'ın ikinci kez düzenlediği "Hızlı Balıklar" yarışması ile ödüllendirdiği bu şirketler ise çalışanlarda en başta "esneklik" yeteneğini arıyor. Çünkü esneklik, farklı iş ortamlarında ortaya çıkan sorunlara hızlı bir şekilde çözüm bulunmasını sağlıyor. Esneklik, değişik pazarların koşullarına uyum sağlanmasını kolaylaştırıyor. Ürün farklılaştırmasında ve değişik hedef kitlelerin taleplerini karşılaşmada da esneklik başrolü oynuyor. Esneklik, hız, katma değer ve rekabet gücü getiriyor…
Esneklik, ancak aşağıda başlıca unsurları sıralanan bir altyapı ile hayata geçiriliyor:
-Kişinin, farklı pazarlar ile hedef kitleler ve yeni teknolojiler ile ilgili bilgileri gerektiğinde kendi başına ve hızla öğrenmesi gerekiyor. Yeterli bilgi olmadığında hedefsizlik veya yanlış hedef tehlikesi ortaya çıkıyor.
-İnternet ve diğer iletişim teknolojilerinin sağladığı bilgi okyanusunda yol alabilmek ve esnekliğin sırlarını öğrenmek ancak bilgiye ulaşmanın yöntemlerini bilmekle mümkün oluyor.
-İş kültürün geniş tabanlı olması, bir yol tıkandığında diğer yolların bilinçli olarak denenmesine ve yaratıcı çözümler bulunmasına imkân veriyor.
-Öğrenmeyi öğrenme ve kendi kendini yetiştirme gibi zor görevler ancak kişinin sonsuz bir merak ve başarı tutkusu ile işine sarılmasını zorunlu kılıyor. Öğrenmeyi öğrenmek
Hızlı değişim dönemlerinde çalışma defterini tümden kapayanlar dışında her yaştan insanın, yenilikleri öğrenmesi ve yeni beceriler elde etmesi gerekiyor. Ancak okullarımızda kendi başına öğrenmenin yöntemleri öğretilmediği için, insanlar yeni bilgiler edinmekte zorlanıyor. İş hayatında oyun kuralları hızla değiştiği için geçmiş dönemlerle ilgili birikim ve deneyime sahip büyüklerin desteği de fazla işe yaramıyor. Öğrenmeyi yeni baştan öğrenmek için kişinin, en başta kendi öğrenme biçimini bilmesi gerekiyor. Öğrenme biçiminin bilinmesi öğrenmeyi disiplinli bir eziyet olmaktan çıkarıyor. Daha sonra sıra analitik ve eleştirel aklın kullanılmasına ve değerli bilginin molozlardan ayrılmasına geliyor. Bilgi birikimi arttıkça, zihinde yararlı ve yararsız bilgileri ayıran bilişsel süzgeçler daha iyi çalışmaya başlıyor. Bu zahmetli uğraşın aylar, yıllar hatta bir ömür boyu sürdürülmesi ise sonu gelmez bir merak ve sabırlı bir azim ile mümkün oluyor.
Merak ve tutkunun önemi
İnsanlar ancak merak ettikleri konuyu öğrenebilirler. Çünkü bir mecburiyet sonucu öğrenilen bilgiyi geliştirmek ve yenilemek zordur. Meraklı insan bilgi antenleri sürekli açık olan bir cihaz gibidir. Bizim toplumumuzda öğrenme merakının solması için neredeyse her şey yapılır. Anne babaların önemli bir bölümü küçük çocuklarının "Bu ne?", "Neden böyle?" ve "Nasıl çalışır?" gibi sorularını ciddiye almaz ve bu soruları cevaplandırmaya zaman ayırmaz. Okulda, soru soran öğrenciye iyi gözle bakılmaz. Şirketlerde, üretim süreci hakkında bir önerisi veya eleştirisi olanlar ise çoğu kez "Sen kendi işine bak!" diye azarlanır. Bizim pek hoşlanmadığımız "merak" yeni dönemde, bir iş bulma yolculuğunun ve işte yükselmenin itici gücü olacak. Bu nedenle soru sormanın ve öğrenme merakının geliştirilmesi için her şeyi yapmak zorundayız. Ancak yalnızca merakın varlığı bir işe yaramayacak. Bu merakın belirli konulara odaklanması ve kalıcı olması gerekecek. Meraktaki sürekliliği ise çocuklarımıza ve gençlerimize aşılayacağımız mükemmellik ve başarı tutkusu sağlayacak. Öğrenme merakı, sevilen ve keyif alınan bir konuya yöneldiğinde ise en büyük ödül esneklik ve hız olacak.
Geniş tabanlı kültür
Çalışanların çoğunluğu bir entelektüel kibir nedeniyle, kendi uzmanlıkları dışındaki konularda bilgi sahibi olmadıklarını neredeyse öğünerek söylerler. Doğal bilimcilerin bir bölümü, sosyal bilimlere iyice yabancıdır. Sosyal bilimcilerin bazıları ise rakamlarla arasının iyi olmadığını vurgular. Oysa tüm bilim dallarını asgari düzeylerde de olsa kapsayan bir bilgi ve kültür temeli olmadan günümüzün karmaşık ve iç içe geçmiş olaylarını, olgularını kavramak imkânsızdır. Kendi uzmanlık dalında mümkün olan en fazla bilgiyi özümsemek ve bunu geniş bir kültür ve hayat bilgisi tabanına oturtmak, iş hayatındaki esnekliğin ilk koşuludur. Bir pazarlama uzmanının bir soruna üretim sürecinde çalışan bir mühendisin gözüyle bakabilmesi onun kendi işinde de yeni ipuçları elde etmesini sağlayabilir. Bir mühendisin toplumdaki sosyal trendlerle ilgili bir yazıyı incelemesi ise daha iyi ürünler tasarlayabilmesini kolaylaştırır. Bazen gençlik yıllarındaki bir hobi bile, ilerideki yıllardaki üstün bir başarının tohumunu içinde taşıyabilir…
referans

0 yorum: