Hangi şirketten mezunsunuz?

11 Şubat 2008 Pazartesi

Eskiden işinden ayrılma o şirketle ilişkiyi kopartmak demekti. Eğer bir çalışanın iş akdi çalma-çırpma v.b. dışındaki normal organizasyonel nedenlerden fesih edildiyse, ona ‘hayatta başarılar, kariyerinde iyi şanslar’ dilenirdi. Hatta “Bizi referans gösterebilirsin, çekinme” denilirdi. En iyi ihtimalle, o kadar.
Yok, şirketin konumuna, patronun ricalarına ve ciddi rüşvet önerilerine rağmen, kendi isteğiyle ayrılan çalışana da resmen küsülürdü
. Arkasından sarfedilen “Çok pişman olacak, kendi kaybediyor. Buraları çok arar sonra, oh olsun”larla yollar ayrılır, gidenin ardından hiç oralarda olmamış gibi davranılırdı.
Kendi isteğiyle o şirketi bırakan kişiler hakkında konuşmak bile tepki çekebilirdi. Hele ayrıldıktan sonra onunla şirkete yakın bir yerlerde yemek yerken görünmeniz çok tehlikeliydi. Bir de bu ihanetin (!) gelecekteki rövanşı vardı: “İstese de artık geri gelemez. Biz, bizden ayrılan kişiyi tekrar işe almayız. Şirket politikası...”
Bugün birçok büyük kurum bile, burada geri adım attı... Fiilen bal gibi de ayrılanları tekrar işe alıyorlar. Şerefsizlik mi? Hayır. Zayıflık mı? Hiç değil. Tam tersine, ‘akıllılık’.Zaman, emek, para gibi kaynak tasarrufu sağlayan bir akıllı hareket. Tanıdık, bildik birine ulaşmak daha ucuz, onun işe alım süreci daha hızlı ve zahmetsiz, işe adaptasyonu da daha kısa. Yurtdışındaki birçok firma ‘aman beni unutmasın ve mümkünse geri dönmek istesin’ diye ayrılan çalışanın yeni iş yerine çiçek bile gönderiyor. Sık sık onunla iletişim kuruyor. Bazen geri dönerse de şerefine parti veriyor...
Akıllılık, çünkü büyük kurumlara sorsanız eleman bulmak çok zor. Türkiye’de işsizlik var da yok. Şirketlerin aradığı kişi ve sunduğu imkanlarla, potansiyellerin yetenekleri ve istekleri birbirini tutmuyor. Ama ya eski çalışanlar... İşte onlar tam uyuyor.
ŞİRKETTEN MEZUNİYET
Aynı okullardan mezuniyet gibi, ‘şirketlerden mezun olma’ kavramı var. Zaten genel olarak falanca şirketlerin iyi eleman yetiştirdiği bilinir, oralarda çalışmış olan adaylar (yani oraların mezunları) işe alım süreçlerinde bir adım öndedir. Bu şirketlerden ‘mezun olmuş’ kişilerin kendileri de -başka bir iş aramasalar bile- birçok fırsatta bu deneyimlerinden “Biz orada şöyle yapardık, böyle yapardık” diye bahsederler. Orada artık çalışmayan bu kişiler genellikle ciddi bir bağlılık ve gurur hisseder. Hem geride kalanlarla, hem de kendileri gibi ayrılanlarla iletişimi sürdürürler. Facebook ile hayat daha da kolaylaştı, ama öncesinde de arada bir bir araya gelip ‘aahh-ah, ne güzel günlerdi’ yemekleri yapılırdı.
Bu durumdaki kişilere yani şirket mezunlarına o şirketin küsmesi, onlarla iletişimini kopartması ciddi israf sayılır. Tam tersine bu gönülden bağlı kişilerle bağın korunması, hatta geliştirilmesi önemli fırsatlar getiriyor.
Şirket mezunları (corporate alumni) online platformlarda bir arada tutuluyor. Bu grupları yöneten firmaların sayısı hiç az değil. Hatta kurumsal ağların öncülüğünü yapan, uluslararası hizmet veren Türk girişimciler de var.
Microsoft, Mc Kinsey, JP Morgan Chase, Ernst&Young, Deloitte, Bank of America... Sayılamayacak kadar çok global şirketin ‘Kurumsal Mezun Ağı’ oluşmuş (Meşhur Blackwater’ın bile var ki bazı uzmanlar bu durumu hiç de iyi yorumlamıyor!).Bu platformlarda şirketlerdeki iş fırsatları duyuruluyor. Mezunlar arasında rahatlıkla bilgi alışverişi yapılıyor. Şirket açısından, düşük maliyetle işe alma fırsatının yanı sıra, pazarlama fonksiyonu da var. Bu ağlar, yeni ürün ve hizmetleri hakkında fikir toplama yeri olarak da kullanılıyor. Ayrıca, hâlihazırdaki çalışanlar için de bir bağlılık sembolü olarak, şirketin önemli bir varlığı olarak sunuluyor. Siz yoksa hâlâ şirketlerinizden ayrılanlara ‘hain’ diye mi bakıyorsunuz?
İdil Türkmenoğlu

0 yorum: