Türk Girişimci Nasıl Başarılı Olur?

10 Aralık 2007 Pazartesi

Türk Girişimcisi Nasıl Başarılı Olur?


Önümüzdeki 5 yıl Türkiye’nin en hızlı değişim dönemi olacak. İşte fütüroloji (gelecek bilimi) gözlüğünden öne çıkacak bazı girişim fırsatlarının kısa satırbaşları...
Pazarlama ve iş geliştirme konu­sunun sayılı uzmanlardan Amerikalı Stephen R. Covey’in Einstein’ın sözün­den yola çıkarak geliştirdiği bir kuram var. Einstein’dan naklen şöyle diyor: "Karşınıza çıkan imkânları hep aynı dü­şünce çizgisinde kalarak göremezsiniz!" Ve şöyle devam ediyor: "Bir şeyler hakkında hüküm verirken elinizdeki ve­riler yeterli olmayabilir, uzağı net olarak görüp hüküm vermek için önce zihin ha­ritanızı değiştirmeniz lazım!"
İşte bu kısa değerlendirmeye "Co­vey’in Paradigma Kuramı" deniyor. Ma­lum "paradigma" birbirini izleyen de­ğerler silsilesi demek... Bu görüş, işe ye­ni aşina olan bir girişimcinin kulağına küpe olması gereken bazı sırlar taşıyor. Türk girişimcisi çevresel alışkanlıklar ve kuşku sendromundan mıdır nedir bi­linmez geleceğe daima korkarak bakı­yor. Yada olayın tam tersi oluyor; kişi çevresinde "tuttuğunu" gördüğü bir işe anında saldırıyor. Düşünce şablonu ge­nellikle aynı: Bir iş başarılı olduysa ben de başarılı olurum! Tutan iş batmaz yargısı öne geçiyor hemen, endişenin yerini pansuman niye­tine güven duygusu sarıyor... Domates biraz para edince işte bu yüzden herkes domates ekiyor... Küçük yatırımcılardan biri borsadan kazanınca herkes borsaya yöneliyor... Biri tablada­ki simidi fast-food mekânına taşıyınca herkes uzman simitçiliğe soyunuyor...
Örnekleri Yüzlerce
Dış ticarette de aynen böyle; kim ki tekstil ihracatından para kazanıyor, cümle alem tekstil ihracatçısı kesiliyor. Bu taklit sürecinde öğrenim, kültür, tecrübe işe yaramıyor; işadamından ser­best mesleğe; çiftçisinden maaşlı memu­ra kadar herkes aynı düşünceyi paylaşı­yor: İş tuttuğuna göre en iyi para bu sa­hada olmalı! Gerçekten de koşullanmanın getirdiği önyargılarla hareket edildiği zaman gö­rüş açısı kısıtlanıyor, dar bir pencereden bakılıyor dünyaya. Bir başkasının başa­rılı girişimi sürekli fırsat gibi görünüyor insana. Oysa "fırsat" dediğimiz şey bakış açısının genişliğine ve içinizdeki gözün görme yeteneğine bağlı.
Kimi için sıradan olan şeyler bir baş­kası için müthiş bir fırsat olabiliyor aslında. Sorunların içinde yitip gitmeden, iç sesinizi dinleyip neyin "fırsat" neyin "sıradan" olduğuna karar vermeniz ön­ce "ilham" yeteneğinizin gelişmesine bağlı. Böylece "ilham" dediğimiz peri­nin fısıltılarını duyup yeni çağrışımlar yarattığınız anda ilk olmanın ayrıcalığını yaşamaya başlıyorsunuz kimseye benze­meden.
Geleceği kişiselleştirerek görmeyi be­ceren bu türden insanları hemen alkışla­mak lazım aslında... Taklitçi olmayanla­rın sayısı arttıkça fırsat dünyasına bakı­şımız değişiyor, kimi korku ve koşullan­malarımız kendiliğinden yok oluyor. Yeniden Stephen R. Covey’e dönecek; insanın kalp, beden, zihin ve ruhtan ibaret bir varlık olduğunu teslim etmem gerekiyor. Tüm mesele olayları bu boyutların içinde seyrederek stratejik bir vizyonla ele almaktan geçiyor. Böylece sıradan ve sıradan olmayan iki insan tipi ortaya çıkıyor. Sıradan olanlar korku duyan taklitçiler. Sıradan olmayanlar ise düşüncelerini renklendi­rip hayal dünyasını genişleten yenilikçi insanlar... Bakınız Mr. Covey ne diyor bu konu­da: "Düşündüklerimiz ve yaptıklarımızın kapsamı, farkına varamadıklarımızla sı­nırlanır. Farkına varamadığımız şeyin farkına varamadığımız için de değişmek için yapabileceğimiz pek bir şey yoktur; ta ki farkında varamamanın düşünceleri­mizi ve eylemlerimizi nasıl biçimlendir­diğinin farkına varana kadar..." Evet, epey uzun ve karışık bir cümle! Ama içindeki gerçekler tercüme edilir­se konumuzla örtüştüğü görülüyor. Uzmanlar biraz da Covey’den esin­lenip girişimciliğin zihin haritasını onun gibi 7 bölüme indirgiyorlar:
>>"Proaktif ol, strateji geliştir, olası krizler için dosyalarını şimdiden hazır­la!"
>>İşe ufku görerek başla, sisleri da­ğıt, görüş alanını netleştir!”
>>“Daima kazanmayı ve kar etmeyi amaçla. Boş uğraşılarla vakit geçirme!”
>>"Yapacağın işin felsefesini, etiğini, teknik yönlerini araştır ve sonuçları an­layıp sindirmeye çalış."
>>"İşin sırlarını kendinde tut. Fakat ekibini de oluşturmakta gecikme ve on­ları kendi kişisel hedeflerine yönlendir."
>>"Zorlu bir rekabete hazır ol! Reka­bet planlarını önceden yap. Asla geri dönme!"
Kaynak: Para Dergisi/Nur Demirok

0 yorum: