Özellikle son dönemlerde girişimcilik kelimesini sıklıkla duymaktayız. Ekonomistler, ticaret ve sanayi odaları başkanları, akademisyenler kısaca konu hakkında bilgi sahibi olan herkes girişimciliğin desteklenmesi ve geliştirilmesi konusunda hem fikir. Türkiye girişimciliğin gelişmesi için uygun bir ortam mı sorusunun cevabı ise oldukça çelişkilidir. Pek çok açıdan Türkiye girişimciler için oldukça açık ve doymamış bir pazar niteliğindedir. Ancak bu pazara giriş uygulanan mevzuatlar ve yetersiz finansman desteği nedeniyle oldukça zordur. Yine de bu soruya insankaynaklari.com ve Platin Dergisi'nin 16 Nisan 2004 tarihinde yaptığı ankette %62 oranında ''Evet'' %38 oranında da ''Hayır'' cevabı verilmiştir. Aynı anketin verilerine göre katılımcılara girişimciliğin önündeki engeller sorulduğunda ilk dört sebep şu şekilde sıralanmıştır.
*Ekonomideki İstikrarsızlık
*Sermaye ve Finansman
*Bürokratik Engeller
*Özgüven Eksikliği
Girişimciğin Önündeki Engeller
1. Ekonomideki İstikrarsızlık: İş kurarken belki de sizi en fazla zorlayacak şeylerin başında ekonomik istikrarsızlık gelir. İş planınızın finansal bölümleri ekonomik istikrarsızlık nedeni ile farklılıaşmış olarak karşınıza çıkabilir. Bu engeli aşmak için tek yapabileceğiniz mümkün olduğunca sabitlenebilir değerleri tercih etmenizdir.
2. Sermaye ve Finansman: Yeni bir iş kurmak için muhakkak belli bir sermaye gereklidir. Bu sermaye pek çok yoldan temin edilebilir. Banka kredileri bu alanda en çok başvurulan yollardan biri. Ancak prosedürlerin uzun olması ve bir takım güvencelerin gösterilme gerekliliği sadece iş fikri ve planı olan girişimci için oldukça büyük bir darbe oluyor. Fakat son yıllarda bazı sivil toplum örgütlerinin geliştirdiği fon sistemi ile bu engeli belli ölçüde aşmak mümkün.
3. Bürokratik Engeller: Türkiye'nin, şirketlere yönelik mevzuatlar ve bürokratik engeller yüzünden iş ve yatırım yapmaya uygunluk açısından uygun bir ortam oluşturduğunu söylemek güçtür. Bu durumun farkında olan kuruluşlar yürürlükteki mevzuatı basitleştirip, vergi sistemini düzenlenmesini talep etmektedirler.
4. Bilgi Eksikliği: Girişimciliğin ilk şartı teknik bilgi sahibi olmak değildir ancak bu kriterde göz ardı edilmemelidir. Yaptığı işin inceliklerini bilmeyen bir kişi, o mal veya hizmeti pazarlayamaz, geliştiremez dolayısıyla da kurulan işletmeden de uzun ömürlü ve kazançlı olması beklenemez. Bilgi eksikliği özellikle de kadın girişimciliğinin önünde büyük bir engel. KAGİDER Başkanı Meltem Kurtsan bu soruna şöyle değiniyor: ''Türkiye’de kadınlar eğitim eksikliği ve finansman sorunları yüzünden girişimci olamıyor. 15 yaşından büyük her 100 kadından 23’ü okuma yazma bilmiyor. Okullaşma oranına bakıldığından kadınların erkeklerin gerisinde kaldığı görülüyor. Yüksek Öğrenimde kadınların okullaşma oranı % 16. Halbuki kadınların eğitim seviyesi artıkça iş gücüne katılımları da artıyor. Yüksek öğrenim mezunu kadınların iş gücüne katılım oranı % 70.''
5. Özgüven Eksikliği: Girişimcilik öncelikle insana bağımlı olan bir kavramdır. Tüm şartlar yerine geldiğinde bile kişi kararlı ve ne istediğini bilen bir tutumda değilse yeni bir iş kurmak için gerekli en önemli kaynak yetersiz demektir. Bu özgüven eksikliği genellikle toplumdaki yanlış yargılardan ileri gelir. Yeni bir iş fikri oluşturmaya başladığınızda rakiplerden veya tecrübesizlikten korkmak, meydana gelen olumsuzluklardan yılmak sizin baştan kaybtmenize neden olur.
Tüm bu engellere rağmen Türkiye'de girişimcilik gün geçtikçe yayılıyor ve kurulan yeni firmalar sayesinde bu engeller giderek aşılıyor. Farklı sektörlerden girişimcilerle bulundukları konumlara nasıl geldiklerini konuştuk.
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Cem Çelebiler
NetOne, Telekomünikaston Sektörü
Her ülkede sermaye sıkıntılı bir şey. Türkiye enflasyonist bir ülke bir de paranın büyük bir kısmı devlete veriliyor. Sermayeye baktığınızda bir kısmı holdinge ait bankaların elinde olduğunu görüyoruz. Yine onlarda bu en son Bankacılık krizine kadar o paraları çok verimli bir şekilde aktarmadıkları ortaya çıktı. Risk sermayesinin gelişmemiş olması daha emekleme aşamasında olması da bir gerçek. Bunlar bir zincirin halkaları aslında. Amerika veya Avrupa’ya baktığınız zaman aslında finansman sisteminin çok kuvvetli bir zincir olduğunu, herhangi bir halkayı tek başına kurmaya çalışmanın çok mantıklı olmadığını görüyorsunuz. Her halka diğer halkaya da bağlı mesela risk sermaye firması veya artık yeni adıyla girişim sermayesi diyorlar, neden girişimci bir firmaya para yatırsın; çünkü ilerde kar ortağı olarak geri alır o parayı. Türkiye’de halka arz sayısına baktığınızda son derece düşük; Menkul Kıymetler Borsası güzel bir pazar ama son derece küçük bir pazar. Halka arz sayısı az çünkü borsa daha çözülmemiş. Borsa nasıl çözülür, bu konuda da başka sıkıntılar var.
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Suat Gücel, Nedim Paltura
tatilsepeti.com, Turizm sektörü
Bürokratik engeller bence çok da sorun değil, avukata veriyorsunuz şirketiniz kuruluyor. Seyahat acentesi kurmanın da bir sorunu yok ama işin finansal kısmı bir sorun. Biz bu sorunu risk alarak çözdük. Cebimizde hiç para yokken gözümüz kapalı çek dağıttık ama hepsini ödeyebildik. Şans olmadan olmuyor.
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Nuray Karalar
Gate Elektronik, Elektronik Sektörü
Türkiye’de girişimcilerin en büyük sorunu bence sermaye desteği. En küçük bir projede bile destek için bankalara, Tübitak’a vb. yerlere başvurduğunuzda sonuçta mutlaka gayrimenkul ipoteği isteniyor. Amerika’daki gibi fikre kredi verilmesini, gerekli altyapının hazırlanarak mutlaka Türkiye’de de bunun uygulanması gerekir diye düşünüyorum.
-------------------------------------------------------------------------------------------------
İnci Yalçınöz
İris Yazılım ve Danışmanlık, Bilişim sektörü
Özellikle Türkiye gibi bir ülkede yaptığınız işle değil daha çok çevrenizle var olduğunuz bir ülkede girişimci olmanın çok zor olduğuna inanıyorum. Ben 17 yıllık aktif iş hayatımın 11 yılını yurt dışında geçirdiğim için ne Türkiye de bir çevrem ne de bana destek olacak nufüslu bir akrabam vardı. O yüzden bu işi dünyanın herhangi bir ülkesine gidip yerleşip yapsaydım herhalde ancak bu kadar zorlanırdım diye düşünüyorum. Bu ülkede en büyük problem bir yıllık plan yapamamanız, ülkede iş ve genel hayat da bir sistem olmadığı için güven hissetmemeniz ve yatırım yaparken acaba doğru mu sorusunun sürekli kafanızda olması ve devletin bizim gibi küçük yatırımcılara destek yerine en büyük engel olması.Girişimci olabilmek için hem mesleki hem de finansal birikiminiz olmalı bence. Bu yüzden meslek hayatında kişisel artılarınızı ve eksilerinizi görmeden kimse girişimci olmasın. Bir fikrinizi hayata geçirirken paranızın olması gerekiyor. Ben 11 yıl yurt dışında bir çalışan olarak biriktirdiklerimi yatırdım bu işime. Param olmasaydı bu şirketi ayakta tutamazdım. Veya hatırı sayılır bir çevreniz olmalı. O küçük yatırımcıyıdestekleyen şirketlerin yatırım yaptığı şirketleri araştırdığınızda hepsinin altında yatırımcı şirketteki yöneticilerin bir yakını oldukları çıkıyor ve asla bu tür bir ümidiniz olmasın çevreniz yoksa. Projenizi sunacağınız bir muhatap veya adres bulmanız bile imkansız. En az 18 ay hiç bir girdi olmadan şirketinizi döndürebileceğiniz kaynaklarınız olmalı.
www.insankaynaklari.com
0 yorum:
Yorum Gönder