Türk insanı çalışma hayatında nasıldır?

4 Şubat 2008 Pazartesi

Türkiye’de çalışan yabancı yöneticilere sorduk: Türk halkı hakkındaki izlenimleriniz nasıl? Tecrübelerinize dayanarak, Türkiye’ye ilk kez geleceklere söylemek istedikleriniz, "aman dikkat et" diye uyarılarınız neler? Yabancılar, Türk insanına en yüksek notu eğitimleri, çalışkanlıkları ve sıcaklıkları için veriyor; trafik ve bürokrasi dersinden ise ikmale bırakıyorlar.
Türkiye’ye yeni gelenlere ilk ve ön önemli uyarıları ise: "Aman politik konulara girmekten kaçının!"
Geçtiğimiz hafta Hürriyet İK’da Japonya, Rusya, Almanya, Amerika, Fas, Çin, Hindistan, Meksika, İngiltere ve Arjantin’e giden iş adamlarına yönelik dikkat etmeleri gereken örf ve adetler konulu bir haber yer aldı. Fransız Le Journal du Net’ten derlenen haberde ülkeler arasında Türkiye yoktu. Biz de Türkiye’de görev yapan yabancı yöneticilere hem de Türk okurlara Türk örf ve adetlerini sorduk, onlardan yeni gelecek olanlara tavsiyelerde bulunmalarını istedik. Tabii ki en çok bahsi edilen konu Türk insanın sıcakkanlılığı, çalışkan ve eğitimli kişilerin sayısının fazlalığı; buna karşılık bürokrasi ve hiyerarşinin ağırlığı oldu. En fazla uyarı ise "politik konulara girmeyin" ve "trafiğe hazır olun" yönündeydi.
FUTBOL DİPLOMASİSİ
Uzun yıllar İngiltere ve Almanya’da görev yapan, Sony Eurasia’nın Genel Müdürü İranlı Mohsen Noohi, Türkleri çok sıcakkanlı ve çalışkan bulduğunu söyleyerek "Sürekli ülke değiştiren bir işadamının daima sevdiği ve sevmediği şeyler olur fakat bir süre sonra sevmediğiniz şeyler kaybolur çünkü alışırsınız" diyor.
Tabii Türkiye’de futbolun önemini unutmamak gerek. İş yaşamında da futbol bir anda karşısınıza çıkıverebiliyor. Türkiye’ye gelirken futbol takımları hakkında bilgi sahibi olun, çünkü mutlaka sizi futbul maçına davet eden iş ortaklarınız, müşterileriniz olacaktır. Hatta futbol maçında rakip takım sizin ülkenizin takımı olabilir ve siz de bu maçı karşı tarafın tribününden izlemek zorunda dahi kalabilirsiniz. Tıpkı Ericsson’un İsveçli Genel Müdürü Anders Lindblad’a olduğu gibi. Çok önemli bir müşterisi onu Galatasary-Helsingborg UEFA maçına davet etmişti, Lindblad bu teklifi memnuniyetle kabul etti ama onun bilmediği müşterisinin ise düşünmediği bir şey vardı: Her ikisi de Anders Lindblad’ın Türk taraftarlar içindeki tek İsveçli olacağını hesaba katmamıştı: "Maçta Türkiye taraftarları arasında oturan tek İsveçli’ydim. Gerçi, karşı takım İsveçli olmasaydı mükemmel olacaktı!! Sonuçta Helsingborg, Galatasaray’ı yendi ve benim Türkçemin bir anda ne kadar akıcı olduğunu artık siz düşünün, ve tabii ki kaç kez maç sırasında bağırmamak için dilimi ısırdığımı!" Sony Ericsson’un İsveçli Genel Müdürü Roger Bolander da, Türkiye’de iş dünyasındaki ilk izlenimin ilişkilerin önemi olduğunu söylüyor: "Burada önce ilişki arkasından iş geliyor, benim ülkemde ise önce iş gelir, iş işdir, arkadaşlık da arkadaşlıktır."
HP Türkiye Satış Operasyonları Müdürü Achim Baumgartner’in Türkiye’deki ilk izlenmi de diğer yabancılar gibi trafik olmuş. "Her şeyden önce, yoğun bir trafikle karşılaştım. Trafik kurallarının sürekli çiğnendiğini ve etkili bir toplu taşıma sisteminin eksik olduğunu gördüm" diyor Baumgartner, başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor: "Bundan birkaç yıl önce arabam polis tarafından çekildi. Polis otoparkından arabamı alırken, neden çektiklerini ve oraya park etmenin neden yasak olduğunu sordum; çünkü, herhangi bir "Park yasak" tabelası görmemiştim. Polisin yanıtı şu oldu: "Tabela yere düşmüş ve oradan alınmış; yine de oraya park etmek yasak." Israrım üzerine cezayı iptal ettiler; ama arabamı çeken çekicinin parasını ödemek zorunda kaldım."
KOKOREÇ VE HAMSİYİ TADIN, RAKIYI HAFİFE ALMAYIN
Güvenlik kontrolleri çok fazla. (Banka, plaza ve alışveriş merkezinde bulunan özel güvenlik görevlilerinin sayısının çokluğu.)
İnsanlar yüksek enflasyonla yaşamaya alışkınlar.
Semt pazarı faaliyetleri yüksek.
Mısır Çarşısı veya Kapılıçarşı’da gezerken yerel insanlarla konuşmaya çekinmeyin.
Kokoreç, hamsi veya döner gibi yerel tatları mutlaka deneyin.
Ve tabii ki temel Türkçe kelimler öğrenin.
Çok derin politik konulara girmeyin, emin olun yanlış anlaşılırsınız... Deneyimlerinizi paylaşın ama yargılamaktan kaçının, büyük bir olasılıkla kısa süre sonra görüşleriniz değişecek.
Sosyal temas noktaları geliştirin.
Doğrudan eleştiri konusunda dikkatli olun.
Hassas politik konuları tartışmaktan kaçının.
Trafikte dikkatli olun ve diğer sürücülerle tartışmaktan kaçının.
Lezzetli Türk mutfağının tadına varın.
Yeni ziyaretçiler, genellikle Türkiye hakkında önyargılı olarak geliyorlar. Geldiklerinde de ülkenin modern yüzünü, özellikle de İstanbul’u ve halkın bir kısmının Batılı yaşam tarzını gördüklerinde şaşırıyorlar.
Türkiye İstanbul’dan ibaret değildir ve doğuya ve güneye gittikçe çok değişir. Kesin izlenim edinmek için Türkiye’yi gezin, görün. Her bölgenin kendine göre örf ve ádetleri vardır, öğrenin.
Türkler’in milli içkisi (aslan sütü) rakı aperitif değildir, fazla içmeyin, karıştırmayın... fena çarpar.
Bürokrasi ve hiyerarşi insanı bunaltıyor
Çok fazla bürokrasi, yasal düzenleme ve kağıt üzerinde iş var (faturalar, pullar, imzalar, fotokopiler, vb.)
Çoğu anlaşma, yabancı para birimine dayanıyor ve kurlardaki dalgalanmaların işe etkisi ciddi boyutlarda olabiliyor.
Çoğu Türk şirketi, çok sıkı yönetim hiyerarşilerine sahip. Örneğin, her yönetici için ayrı oda oluyor. Bu, Batılı ülkelerin açık ofis ve açık kapı politikasından epey farklı bir durum.
Türk ekonomisinin hızlı gelişmesi etkileyici. İstanbul’u ele alacak olursak, son birkaç yılda önemli bir dönüşüm geçirdiğini söyleyebiliriz. Pek çok yeni yatırım yapıldı, yeni evler ve yollar inşa edildi. Ama bazen bunlar yeterli bir şehir planlaması olmaksızın gerçekleşiyor ve şehrin içindeki yeşil alan harcanıyor.
Türkler kendilerini işlerine adıyorlar.
Gençler iyi eğitimli, yabancı dilleri çok iyi.
Eğer umduğunuz gibi gitmezse muhtemelen başından beri yanlış yapıyorsundur, satır aralarını okuyun ve biraz daha ayrıntılı kararlar çizin.
Türkler uluslararası seyahetlere de istekli.
Türk ekonomisi, çok sayıda gelişme fırsatı sunuyor.
Yasal sorunlar zaman alıcı ve çözmek zor.
İnsanlar konuşmayı çok seviyor, caddelede gülen, kahkahalar atan insanlar görebilirsiniz. Daima çevrenizde size yardımcı olmak isteyen kişiler bulabilirsiniz, aynı dili konuşmasanız bile.
İş dünyasında tüm dengeler ilişkiler üzerine kurulu. Önce iyi bir ilişki arkasından iş geliyor.
Türk okuyucular yabancılara ne tavsiye ediyor
Türkler sizi seve seve evine davet edecektir. Pek çok Türk evinde, kapıda ayakkabı çıkarmak adettir.
Türkler’in zaman kavramı, sizinkinden çok farklıdır. Alışmanız gerekir. Hemen, yarın demektir mesela. Güne geç başlar, geç bitirirler. 10’dan önce işe gelmezler. Randevuya geç kalırlar, arayıp geç kalacaklarını söylemezler, trafiği bahane ederler. Bu arada İstanbul’un trafiğine siz de güvenmeyin, mahçup olursunuz.
Türkler’in en sevdiği sohbet konusu futboldur. Her Türk futboldan Derval kadar (!) anlar. Türk Milli Takımı’nın dünya 3’üncüsü olduğunu, Galatasaray’ın UEFA Kupasını aldığını bilmemek hakaret sayılır. Eğer muhatabınızın gözüne girmek istiyorsanız, hangi takımı tuttuğunu öğrenin ve takımı ve futbolcularını tanıdığınızı belli edin.
Orhan Pamuk konusuna girmeyin. En medeni ve akıllı sandıklarınızdan bile garip tepkiler gelebilir.
Türkler milliyetçidirler hatta şovendirler; Bu şovenizm döner kebabı, yoğurtu, dolmayı, baklavayı bile kapsar.
Türkler kendilerini ve memleketlerini çok ağır eleştirirler ama bir yabancının eleştirmesine tahammül edemezler.
Türkler Arap değildir ve karıştırılmaktan çok hoşlanmazlar.
Sizin memlekette tatlı niyetine yediğiniz yoğurdu Türkler sarmısaklı olarak yemeğe dökerler. Alışması kolay değildir ama sonradan bayılacaksınız.
Sakın ola ki beyaz peynire (Yunanca adıyla) feta demeyin.
Size bir hediye verirlerse, paketi açın ve beğendiğinizi belli edin.
Türk erkekleri birbirini öper. Fırsat olursa sizi de öper. Yadırgamayın! Türkler fizik teması severler.
Türkler çok meraklı insanlardır. İlk defa tanıdıklarına bile evli mi, çocuğu var mı, hatta ne kadar maaş alıyor, sorarlar.
"Bahşiş" batı dillerine Türkçe’den girmiştir. Kendine göre yeri, zamanı, kuralı vardır. Bilmeden davranmayın, mahçup olursunuz. Buna karşılık kim Türkiye’de devlet dairelerinde rüşvet var demişse, yalan (!) söylemiş, inanmayın!
Hürriyet İK

0 yorum: