Son 20 yıldır iş dünyasının dilinden düşmeyen "çalışan memnuniyeti" artık yerini, "çalışan bağlılığı"na bıraktı. Dünya devlerinin çalışanlarını daha çok işe bağlama faaliyetleri Türkiye'ye de sıçradı. Yapılan çalışmalar, Türk iş dünyasının bilinmeyen bir yüzüne işaret ediyor. Bilinenin aksine Türk çalışanlar, Avusturya, Fransa, İtalya, İngiltere hatta Japonya'dan bile daha çok işlerine dört elle sarılıyor. Dünya çalışan bağlılığı listesinde 13. sırada yer alan Türkiye'de, çalışanların yüzde 74'ü işlerinden memnun olduğu kadar, "yükselmek için her türlü ekstra çalışmayı göğüslemeye hazır olduklarını" da söylüyor. Danışmanlık ve araştırma şirketi Towers Perrin CEO'su Stephan Harding, Türkiye'de çalışan bağlılığının çok yüksek olduğunu belirterek "Değişim ve terfi bekleyen genç bir nüfus var. Türkiye'de otoriteye saygı da ağır basıyor" diyor.
Yabancı sermayeli şirketlerin yanı sıra Türk Telekom, Koç Finans, Yapı Kredi ve Garanti Bankası gibi sektörünün öncü kuruluşları, şimdi çalışanlarını memnun etmekten çok, onları hedefe kilitlemeye odaklandı. Artık çalışanların iyi maaşlar alması, şirketlerinden çok memnun olduklarını söylemeleri yeterli değil. Günümüz yöneticilerinin yeni hedefi; çalışanların şirketin amaçlarına ne kadar ortak olduğu, hedefleri ileriye taşıma çabaları oldu. İletişim, maaş, yönetim gibi başlıklar altında incelenen çalışan bağlılığı şirketlere müşteri memnuniyeti, sadakati, üretim artışı ve satış olarak geri dönüyor.
Memnun çalışan başarıda yeterli değil
Dünya çapında kurumsal çalışanların yaklaşık yüzde 70'inin bağlılığını ölçen ve çözüm önerileri sunan Towers Perrin CEO'su Stephan Harding'e göre Türkiye bu bakımdan Avrupa'dan çok daha avantajlı durumda. Carlsberg, Aviva, Astra Zeneca, Axa, Citibank, Diageo, Levi Strauss, Roche, Novartis, Renault, Swissotel, Danone ve HSBC gibi uluslararası müşterilerinin Türkiye'deki şubeleri dışında Türk Telekom, Garanti Bankası, Yapı Kredi ve Koç Finans'la çalışan Harding, son 5 yıldır tüm dünyanın çalışan bağlılığına odaklandığını söylüyor.
"Şirketler sonunda gördü ki, memnun çalışan başarı için yeterli değil. Çalışanlar çok iyi maaşlar alıp şirketi için hiçbir şey yapmayabilir" diyen Harding, memnuniyet ve bağlılık arasındaki en büyük farkın inanç olduğunu vurguluyor. İşinin gelişimine ve amaçlarına inanan çalışanın daha çok motive olduğunu belirten Harding, bunun da doğrudan cirolara yansıdığına dikkat çekiyor.
Genç nüfus hızla yükselmek istiyor
Yaklaşık 2 yıldır Türk şirketlerle çalıştıklarını anlatan Harding'e göre Türkiye, çalışan bağlılığı en yüksek ülkelerden biri. Türk şirketlerin dünya genelinden daha çok gelişmeye açık olduğuna dikkat çeken Harding, kalite ve şöhretin şirketlerin odağında olduğunu kaydediyor. Bu özelliklerin çalışanları da şirkete bağladığını dile getiren Harding, "Türkiye'nin çalışan bağlılığı çok yüksek. Ülkenin geri kalanında değişim ve terfi bekleyen genç bir nüfus var. Dolayısıyla bu da işyerlerinin başarısına odaklanmalarını ve iş hedeflerine bağlanmalarını beraberinde getiriyor" diyor.
Anketlerde sık sık iyi eğitimli genç nüfusun hızla yükselme isteğiyle karşılaştıklarını belirten Harding, "Genelde tepeden aşağıya inen bir yönetim modeli var. Otoriteye saygı ağır basıyor" sözleriyle de Türk iş kültürünün temelinde hiyerarşinin yattığını belirtiyor. Harding, Türkiye'yi Avrupa'nın ilerisine taşıyan en belirgin özelliğin ise gelişmekte olan ekonomi olduğunu söylüyor. Yapılan araştırmalarda gelişmekte olan ülkelerin ön sıralara çıktığına dikkat çeken Harding, ayrıca İsveç, Norveç, Hollanda gibi ülkelerin de istikrarlı ekonomi ve yüksek refah düzeyiyle çalışanları işlerine bağlı kıldığını anlatıyor. Akdeniz veryansıncı, Japonlar mütevazı
Şu anda Türk Telekom için yürüttükleri gibi büyük çaplı bir çalışmanın ortalama 6 ay sürdüğünü ifade eden Harding, ancak basit memnuniyet anketlerinin yanıltıcı sonuçlar verebileceğine dikkat çekiyor. "Anketler sonucunda iletişim ya da maaşlarda sorun olduğu görülebilir. Eğer işveren doğrudan bu noktalara yüklenirse hata yapar. Çünkü aslında sorun başka yerdedir ve çalışanlar bunu iletişim ve maaşa yansıtmıştır" diyen Harding, yanılgıları engellemek için şirket sonuçlarının ülke geneliyle karşılaştırılması gerektiğini vurguluyor. Harding'in de belirttiği gibi, bu sağlama yönteminin asıl amacı ülkelerin kendi normları dahilinde bir başarı grafiği çıkartabilmek. Yani Harding'in ifadesiyle Akdeniz ülkelerinin veryansıncılığı ile Japonların alçakgönüllülüğünü bir tutmamak gerekiyor. "Ülke farkları özellikle uluslararası şirketler için çok önemli, çünkü aksi takdirde faaliyette oldukları her yerde aynı verimliliği alamazlar" diyen Harding, ülkelerin iş kültürlerini göz önüne almadan şirketlerin değerlendirme yapamayacağına işaret ediyor.
Ülkelerin çalışan bağlılık oranları
Ülke / Yüzde
Romanya 82
Hollanda 81
Arjantin 77
Norveç 77
Brezilya 76
Danimarka 76
İsviçre 76
Almanya 75
Meksika 75
Kanada 74
Slovakya 74
İsveç 74
Türkiye 74
Yunanistan73
Belçika 72
Amerika 72
Finlandiya 71
Hindistan 71
Portekiz 71
Avusturya 69
Fransa 69
Polonya 69
Rusya 69
Tayland 68
İspanya 67
Avustralya 66
İtalya 66
Yeni Zelanda 66
Filipinler 66
Malezya 65
Tayvan 65
Hong Kong 63
Macaristan 62
Endonezya 61
İrlanda 61
İngiltere 61
Çek Cumhuriyeti 61
Singapur 59
Japonya 57
Çin 56
Güney Kore 56
Ülkelerin çalışan bağlılık oranları
Ülke / Yüzde
Romanya 82
Hollanda 81
Arjantin 77
Norveç 77
Brezilya 76
Danimarka 76
İsviçre 76
Almanya 75
Meksika 75
Kanada 74
Slovakya 74
İsveç 74
Türkiye 74
Yunanistan73
Belçika 72
Amerika 72
Finlandiya 71
Hindistan 71
Portekiz 71
Avusturya 69
Fransa 69
Polonya 69
Rusya 69
Tayland 68
İspanya 67
Avustralya 66
İtalya 66
Yeni Zelanda 66
Filipinler 66
Malezya 65
Tayvan 65
Hong Kong 63
Macaristan 62
Endonezya 61
İrlanda 61
İngiltere 61
Çek Cumhuriyeti 61
Singapur 59
Japonya 57
Çin 56
Güney Kore 56
0 yorum:
Yorum Gönder