"Önemli Olan Türk Markasını Ticari Hale Getirmek"
Prof. Dr. Ercan TEZER
OSD Genel Sekreteri
OSD Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer, Türkiye’nin otomobilde bir marka çıkarmasının kolay olmadığını söylüyor. Tezer, "Markayı çıkartmak problem değil. Bunu küresel pazarda ticari hale getirmek önemli" diyor.Otomotiv sektörünün yüzü bu yıl ihracatta gülerken iç pazardaki gelişmeler moralleri bozdu. Ancak sektör gelecek için umutlu. Bu yıl 1.i milyon adet üretim kapasitesine sahip olan otomotiv sektörü, 2012 yılında kapasitesini 2 milyon adede çıkarmayı hedefliyor. Sektörün 2012 yılı ihracat hedefi ise 40 milyar dolar. Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer, Türkiye’de hala müthiş bir potansiyel olduğunu ve ülkenin rekabetçi yapısıyla ön plana çıkabileceğini söylüyor. OSD, gelecek hafta başlayacak ve ticari araçları kapsayan C.V.İstanbul Fuarı’na destek oluyor. Tezer ile otomotiv sektörünün bugününü ve yarınını konuştuk
Sektörün son durumunu nasıl görüyorsunuz?
Son üç dört yıldan bu yana 600 binin üzerinde seyreden bir pazar var. Pazar geçen yıl 650 bin olarak gerçekleşti. Bu yıl ekim ayında biraz daha fazla hareket var. Genellikle yılın son çeyreğinde bizim sektörümüzde yılın diğer aylarına göre daha yüksek bir talep seyrinin olduğunu gözlüyoruz. Ekim ayında 2006’nın aynı dönem 40 bin olan satış bu yıl 56 bin olarak gerçekleşti. 2l binlik otomobil satışı da 32 bin olarak gerçekleşti. Geçen yıla göre bu ay yüksek rakamlar var ama ilk 10 aya baktığımız vakit geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 civarı bir azalma var. Sadece binekteki gerileme ise yüzde 13 civarında. Şimdi kasım ve aralıkta da ekimde hareketlilik izlenebilirse muhtemelen yıl sonu itibariyle 620 - 625 bin civarı bir toplam satışla, yüzde 3-5 civarı bir gerilemeyle pazar kapanabilir. Ticari araçlarda pazarın durumu otomobile göre biraz daha iyi. Ancak son zamanlarda kamyon işinde bir talep ertelenmesi olduğunu görüyoruz.
İhracatta durum nasıl?
Bu yıl sektör olarak Türkiye ihracatının beşte birini yapacak duruma geldik. Kabaca 100 milyar dolarlık bir ihracat olacaksa bunun 20 milyar dolarını biz yapacağız. Bu ciddi anlamda önemli bir artışı da ifade ediyor. Adetsel olarak ihracatımızın yılsonunda yüzde 20 civarında artacağını tahmin ediyoruz. Dolar bazında da ihracatımız yüzde 30 civarında artacak. Geçen yıl ihracatı 15 milyon dolarla kapamıştık, bu yıl 20 milyar doları bulacağız. Adet bazında ihracat da geçen yıl 705 bin olmuştu bu yıl ise 825 bin olacak. Bu da bir yerde üretimimizin önemli bir bölümünü ihraç ettiğimizi gösteriyor. Türkiye pazarının ise yüzde 65-70’i ithal ediliyor.
Sektörle ilgili 2008 beklentileriniz?
2008’de pazarda bir hareketlenme bekliyoruz. Taşlar yerine oturunca özellikle Irak meselesiyle ilgili belirsizler ortadan kalkınca, ekonomi giderek iyileşince ertelenen talep de realize olacak. Türkiye’de kişi başına düşen otomobil sayısı hala çok gerilerde. Türkiye’de müthiş bir potansiyel var. Türkiye’de pazarın gelecek yıl yüzde 10-15 civarında gelişmesini bekliyoruz. Üretim tarafı da pazarın hareketlenmesi nedeniyle artacak. Ancak daha ziyade ihracat bağlantıları da etkili olacak. İhracat tarafı da zannediyorum 23-24 milyar dolar civarında gerçekleşecek.
Yatırım için Türkiye’nin bundan sonraki şansı nedir?
AB ’ye daha sonra üye olan ülkeler de bu konuda rekabet içinde. Türkiye de yüksek kalitesiyle ve esnek yapısıyla ciddi bir aday. Türkiye’nin yatırımları cezbedecek, yatırım maliyetlerini düşürecek ortamı yaratması gerekiyor. Bunun için de yatırım teşviklerinin ve AR-GE teşviklerinin yaratılması gerekiyor. Maliyet azaltıcı özenliklerin gündeme getirilmesi gerekiyor. Maalesef geçen dönemlerde bunlar gündeme gelemedi. Küresel yatırımcılar bir proje için en az 5-6 yere bakıyor. Bir sürü faktöre bakılıyor ama en önemlisi maliyeti azaltıcı teşviklerdir. Yatırım yapacak şirketlere yapılan en büyük teşvik vergi avantajıdır. Türkiye’nin ayrıca başka bir ciddi avantajı da var. O da yan sanayidir. Rekabetçi yan sanayi Türkiye’yi ön plana çıkarıyor.
İleride bir Türk otomobil markası çıkar mı?
Markayı çıkartmak problem değil. Bunu küresel pazarda ticari hale getirmek önemli. Şimdi pazar belli, pazarın içinde yerli üretimin payı belli. Siz bu pazarında içinde mücadele vereceksiniz. Bu markayı da yaratmak için en azından 2-3 milyar dolar yatırım yapmanız gerekiyor. Bu durum, tabii iç pazarda böyle bir yatırım fizibil kılmaz. Bunun için küresel pazarlara açılmak gerekiyor. Küresel pazarlara kendi markanızla açılmak, buralarda ciddi bir dağıtım mekanizması anlamına geliyor. Böyle bir projeyi şu aşamada Türkiye’nin ya da başka bir ülkenin ortaya çıkarması kolay değil. Ancak Türkiye belirli alanlarda bunu zaten yapıyor. Biz neden bir Türk markası yok diyoruz ama dünyada da böyle ülkelerin sayısı fazla değil. Almanya, Fransa, ABD, Kore ve Japonya dışında çok fazla ülke yok.
OSD ile ODD arasında fuar konusunda neden anlaşmazlık var?
Bu algı doğru değil. Böyle bir anlaşma zemini olur veya olmaz çok da önemli değil. Herkes kendi fuarını istiyorsa yapar. Öbür derneklerin yapmış fuarların tartışmasına da girmek taraftan değiliz. Ama dışarıdan böyle bir algılanma olduğunu biz de biliyoruz. Bizim fuarımız ileride akredite olarak uluslararası fuarlar listesine girecek. Türkiye’nin en büyük fuarı olacak, böyle bir iddianın içindeyiz. Çünkü sanayicilerimiz çok arzulular. Bunun dışında fuarlar yapılamaz mı?Gayet tabii ki herkes istediği fuarı yapar kimse de engel olamaz. Ama kimse de ’fuarlar benim işimdir başkası yapamaz’ gibi bir iddia içine giremez.
Kaynak: TekBorsa Dergisi (kobifinans)
0 yorum:
Yorum Gönder