Ülkemizde İŞ hayatında Bugün

18 Ocak 2008 Cuma

Son yıllardaki değişimlerin iş dünyamıza yaptığı etkilerin en genel hatlarıyla analizleri... ...
Artan nüfus hızı iş hayatını etkilemektedir. Zira nüfus hızının yüksek oluşu genç yaş nüfusunun sayısını artırmaktadır. Genç nüfus ise iki açıdan önem teşkil etmektedir. Bunlardan birinci olarak iş gücü arzının yüksek olması sonucunu görürüz. İş gücü arzının yüksek olması ise işyerlerinin personel bulma ve seçmede zorluk çekmemesini hatta daha çok aday arasından en iyi personeli seçme fırsatını yakalamasını sağlayacaktır. İkinci olarak ise, her yıl lise mezunlarının gittikçe artan oranlarla üniversiteye girmek için başvurmalarıdır. Son dönemlerimizde üniversiteye girmek için başvuran yaklaşık bir buçuk milyon öğrenciden ancak üç yüz bini yerleştirilebilmektedir. Bu durumda, nüfus artış hızını da değerlendirerek arza bakarsak, yüksek öğrenim görmüş elemanların bugünkünden daha az bir oran oluşturduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca eğitim sistemimizdeki durumun öğrencileri meslek liselerinden ziyade klasik liselere yönlendirdiğini de göz önüne aldığımızda iş dünyasının nitelikli ara eleman bulma güçlüğü de aşikârdır. Bu durumun da doğal sonucu; işletmelere istihdam ettikleri elemanlarına eğitim verme sorumluluğunu yüklemesidir.
“Kadının yeri evidir” kabuğunu hızla üzerinden atan ülkemizde her yıl daha fazla kadının iş hayatına girmesi nitelikli kadın personel sayısını da artırmaktadır. Bu da hem kadının hem erkeğin çalıştığı çift kariyerli ailelerin sayısını çoğaltmaktadır. Ayrıca toplum yapımızın değişimi ile birlikte kadının ev işleri, yemek yapımı ya da çocuk bakımı gibi işleri eşiyle ve ailesiyle paylaşabilmesi kadının sürekli istihdamını da mümkün hale getirmektedir. Ancak kadının iş hayatına katılmasıyla karşımıza çıkan personel sorunlarını da görmekteyiz. Bunlara örnek vermek gerekirse çocuk bakımı sorununun işletmelere işletme içinde kreş gibi yerlerin açılması konusunda baskı yaratmaktadır. Ailede çift tarafın çalışmasıyla ortaya çıkan stres ve çatışmalar için de stratejiler geliştirmek gerekmektedir. Bu örnekleri çoğaltabilmek mümkündür. Ancak önemli bir noktadan özellikle bahsetmek gerekirse, eşlerden birinin işsiz kalması durumunda diğerinin ekonomik desteğine sahip olduğundan elemanlara bağımsız hareket etme imkânı sunulmaktadır ve elemanlardaki memnuniyetsizlik halinde de işgücü devri artmaktadır. Tüm bunlardan çıkan sonuç ise işletmelerin eleman ihtiyaçlarına daha fazla önem vermek ve elemanları daha fazla tatmin etmek zorunda kalmalarıdır. Ülkemizde son yıllarda sosyal güvenlik alanında da değişmeler görülmüş birkaç yıl öncesinde 5 bin iş günü çalışılması ya da kadınların 20, erkeklerin 25 yıl çalışması sonucunda emekli olunabilinirken, çalışma yaşının kadınlarda 45, erkeklerde 55 ve hatta bazı mesleklerde 65 yaşına kadar uzatılmış olması çalışan yaşlı nüfus oranını artırmıştır. Bu durum genç grupla yaşlı grup arasında çatışmalara neden olabileceği gibi personelin yetersizleşmesini önleyecek yeni programlara da ihtiyaç yaratmıştır.
Her geçen gün yaşam koşullarının ağırlaşması, hayat pahalılığının artması gibi nedenlerle iki işi olanların sayısında da artışlar olmaktadır. Evde gece ek bir iş yapılması, yarım gün okulda çalışan öğretmenin günün kalan zamanında özel ders vermesi, yarı zamanlı pazarlamacılık yapılması bunlara örnek olarak verilebilir. Doktor, mühendis, mimar gibi serbest meslektekilerin de ikinci iş için çok rahat imkânı bulunmaktadır. Genç emekliler de ikinci işlerde çalışmaktadır. Tüm bu iki iş çalışmalarının sonucu olarak da elemanların sayısının artması işletmelere bağlılığı azaltmakta ve motivasyon sorunları yaratmaktadır.
İrem Nurgül Durmuş/ www.ekonometri.com

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Kim bu İrem Nurgül Durmuş? Her yerden adını duyar olduk.