Dayısından Şirket Alarak Ayrıldı, Su Geçirmez Bottan Marka Çıkardı

8 Ocak 2008 Salı



Macro Ayakkabı Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin (Macro Ayakkabı) sahibi Fikret Şerafettinoğlu, Türkiye’nin ilk su geçirmez botunu ürettikten sonra, deri spor ayakkabılar ve botta Scooter markasını yarattı. Şirket bu yıl 12 milyon dolar ciro bekliyor. Türkiye ayakkabı piyasasının duayenlerinden Ahmet Ziylan’ın yeğeni olan ve İstanbul’da üniversite okumaya geldiği 1978’den 1993’e kadar dayısıyla birlikte çalışan Şerafettinoğlu, dayısıyla çalışırken genel müdürü olduğu Macro Ayakkabı’yı alarak 1990’da kendi yolunu çizdiğini söylüyor.
Girişimcilik Ruhu Kazandım
Fikret Şerafettinoğlu şöyle başlıyor anlatmaya: "Gaziantep’te ticaret lisesini bitirdim ve 1978’de Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okumak için İstanbul’a geldim. Dayımın yanında hem çalıştım hem de okudum. Uzun yıllar beraber çalıştık. Başlangıçta firma küçüktü, sadece taban yapardık. 1980’lerde liberalleşme oldu makine ithalatı kolaylaştı ve yatırımlar yapabildik, şirketlerimiz çoğaldı. Sonra bölünmeler oldu ve bize de Macro Ayakkabı düştü. Aslında bu önemli değil önemli olan dayımın bana kazandırdığı girişimcilik ruhudur, yatırım yapma heyecanıdır."
Rusya Krizi Dönüm Noktası
Macro Ayakkabı ile 1993’ten itibaren özellikle Rusya ve diğer BDT ülkelerine büyük çaplı ayakkabı gönderdiklerini anlatan Fikret Şerafettinoğlu, "Rusya’nın tüketimi sayesinde büyük üretimler için yatırım sermayemiz oluştu. Başlangıçta günde bin çift olan kapasitemizi 3 bin 500 çifte kadar çıkaracak şekilde yatırımlarımızı yapabildik" diyor ve Rusya’nın 1997’de yaşadığı mali kriz döneminde olanları da şöyle özetliyor: "Rusya’da kriz olunca firma olarak büyük bir dönüşüm yaşamak zorunda kaldık. Elimizdeki büyük kurulu kapasiteyi hiç önemsemeden radikal bir karar aldık. ’Artık bizim için yüksek miktarda üretmek önemli değil, kesinlikle markalaşmaya ve pazarlama politikalarına ağırlık vermeliyiz’ dedik. Açıkçası Rusya yüklü mal çekerken markalaşmak bizim için lüks geliyordu. Hatta Scooter’ı 1995’te tescil ettirmiştik ama 1997’de kriz olunca markalaşmayı başlattık."
İç Pazara Marka
Fikret Şerafettinoğlu, markalaşma stratejilerini de şöyle anlatıyor: "Türkiye’de Türk ayakkabı markası olmalıyız. Kendimize bir hedef kitle seçmeliyiz ve ona göre ürün tasarlamalıyız. ’Öncelik iç pazar olmalı. İhracatı da yine kendi markamızla başarmalıyız’ dedik. Ağırlıklı ve öncelikli olarak iç piyasada marka olarak tutunmak için çalışmaya başladık. Bu arada günde 3 bin 500 ayakkabı üretme kapasitemiz vardı ama biz bunun 1000 adetlik bölümünü kullanıyorduk. Markalaşmayı başardıkça bu kapasitenin tamamını kullanır hale geleceğimizden de emindik. Zaten bu yöndeki beklentimiz de gerçekleşti ve her yıl yüzde 10-15 oranında satışlarımız arttı ve kapasite kullanımında bugün günlük 3 bin 500 adede ulaştık. Yeni yatırımlar da yapmaya başladık. Geçen yıl direkt injeksiyon yatırımı yaptık. Bu arada 2001 krizinden hiç etkilenmedik. Çünkü 1997 krizinden sonra hep öz kaynaklarımızla yola devam ettik ve markalaşmış olmak da bize çok şey katmıştı."
Kaynak: Hürriyet Gazetesi/Sadi Özdemir

0 yorum: