First Lady’nin ayakkabıcısı olarak gündeme gelen Nursace’nin patronu Nurettin Çelik, 1982’de Isparta’nın Sütçüler İlçesi’nden Gedikpaşa’ya çırak geldi ve bir yıl sonra köye dönüş bileti aldı. Topkapı’da otobüse binmek üzereyken son anda ’dönmekten’ vazgeçen Çelik, Zeynep Kamil’de sütçülük yapan bir akrabasının yanında kalarak çalışmaya devam etti, 17 yaşında da kendi atölyesini açtı.
Türkiye’nin gündemine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün kırmızı tabanlı ayakkabılarını satan mağazanın sahibi olarak gelen Nursace Ayakkabı Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin (Nursace) patronu Nurettin Sabri Çelik’in hayatı film gibi. 12 yaşında Isparta Sütçüler İlçesi’ne bağlı Ayvalı Kasabası’ndan İstanbul Gedikpaşa’ya ayakkabıcı çırağı olarak gelen Nurettin Sabri Çelik, Gedikpaşa’da iyi bir ayakkabı ustası oldu. Çelik’in yurt içinde 9, Çek Cumhuriyeti’nde 1 ve Rusya’da 9 Nursace mağazası, Avcılar’da yılda 130 bin çift ayakkabı üreten bir fabrikaya sahip.
Hala Oğluyla Gedikpaşa’ya
Nurettin Sabri Çelik, şöyle başlıyor anlatmaya: "Ailem çiftçiydi. Sütçüler’in Ayvalı Kasabası’nda doğdum. 1982’de 12 yaşındayken ilk okulu bitirdikten hemen sonra Gedikpaşa’da çalışan halamın oğlu beni İstanbul’a getirdi. Ailem ’çekirdekten meslek sahibi’ olmamın iyi olacağını düşünmüştü. Halamlar Bayrampaşa’da oturuyorlardı onlarda kalarak Gedikpaşa’da işbaşı yaptım. 6 ay kadar sonra o kendisi bir ortakla kendine bir yer açtı. Ben de onun yanına gittim ama 6 ay sonra aramızda anlaşmazlık çıktı ve bana köyün yolu göründü. Memlekete dönmek için valizimi hazırladım. Topkapı’da Isparta otobüsüne bilet de aldım. Tam otobüse bineceğim sırada ’dönsem ne yaparım’ diye düşünmeye başladım. Sene 1983’tü. Aklıma Anadolu yakasında oturan ama nerede oturduğunu bile bilmediğim bir akrabam geldi. ’Sütçüler’den olan genellikle sütçülük yapardı. O da orada sütçüydü. Onun yanına gitmeye karar verdim ve otobüs biletimi iade ettim.
"Sütçü Akraba Evini Açtı
Vapurla Kadıköy’e geçen Nurettin Sabri Çelik şöyle devam ediyor: "Bu akrabamın evine bir kez gitmiştim ve sadece hastane durağında indiğimi hatırlıyordum. Kadıköy’de minibüsçülere sordum, ’hangi hastane’ dediler. Onu da bilmiyorum. Önce bir minibüse gittim yanlış bir hastanede indim sonra geri Kadıköy’e geldim ve ikinci gidişimde hastaneyi tanıdım. Zeynep Kamil Hastanesi’ydi. Orada indim ve ’sütçü nerede’ diye sorunca hemen gösterdiler, buldum. Ben ’burada çalışacağım sizde kalabilir miyim’ diye sordum, sağolsunlar bana ’olur’ dediler evlerini açtılar. İlk çalıştığım yere gidip iş istedim, beni işe aldılar."
Ustabaşı Dövünce 17’sinde Patron
Gedikpaşa’nın en acar çırağı olan Nurettin Sabri Çelik, ilk işyerinde 3 yıl çalıştıktan sonra iki işyeri daha değiştirir ve 4 yılda iyi bir usta olur. Çelik, şöyle konuşuyor: "Son işyerimde ustabaşı beni haksız yere dövdü, çok gücüme gitti ve o anda ’bir daha hiçbir yerde çalışmam kendi işimi kuracağım’ dedim. 4 yıl para biriktirmiştim, 1.5 milyon liram vardı. Babam ’daha çok erken, askerliğini yap öyle iş kurarsın’ diye karşı çıktı. Yaşım 17’ydi ama inat ettim ve Gedikpaşa’da 5 katlı bir hanın en üst katında küçük bir dükkan tuttum, yanıma bir usta aldım ve işe başladım. Günde 16 çift ayakkabı yapabiliyorduk. Bizim atölyede 1 yılda eleman sayısı 15 kişi oldu. Bakırköy Hayri, Göksu, Fatih İnci gibi ünlü kadın ayakkabı mağazalarına ayakkabı yapıyorduk ve ben kendi markamın da olması gerektiğini düşünüyordum."
Nurettin Sabri Çelik, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün Nişantaşı Nursace’den satın aldığı ayakkabıyla gündeme gelmesinin ’siyasi görüşüyle’ ilgili olmadığını söylüyor ve şöyle konuşuyor: "Siyasetle hiç alakam yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın eşinin ayakkabımızı alması tesadüf ama çok gurur verici. Kendisi bizim doğal müşterimiz olmuş, Abdullah Bey, Dışişleri Bakanı’yken de Hayrünnisa Hanım bizden alışveriş yapardı. Benim kendisiyle özel bir tanışıklığım yok. Bir vatandaş olarak onun ayakkabısının yabancı bir marka çıkmaması beni de çok sevindirdi.
"Nurettin Sabri Çelik, Rumeli Caddesi’nde Arap turistlere ve Laleli’de de eski SSCB ve eski Doğu Bloku ülkelerinden gelen turistlere çok ayakkabı sattığını söylüyor ve sermayesinin bu dönemlerde çıkış yaptığını belirtiyor. Çelik şöyle konuşuyor: "1989’da aklıma markalaşmak girdi. İsmim Nurettin Çelik, göbek adım Sabri’dir. O dönemde Sabancı’nın SA’sı Koç’un da Koç logosu hoşuma gidiyordu. Markada ismin soyadının olması çok hoş geliyordu bana. Nurettin’in Nur’unu, Sabri’nin Sa’sını ve Çelik’in de Ce’sini birleştirdim. Yemin ediyorum o yıllarda Versace diye bir markadan haberim yoktu. 1994’te Merter’e taşınınca limited şirket kurdum ve marka tescilimi yaptım. Sonra da mağazalaşma kararı aldık. İlk mağazamı 1999’da Bağdat Caddesi’ne açtım. 4 ay sonra da Bakırköy’de. Sonra 5 yıl boyunca hiç mağaza açmadım. Çünkü mağazacılığı öğrenmem gerekiyordu. Şu anda İstanbul’da 7, Bursa’da 2 mağazamız var. Çek Cumhuriyeti ve Rusya’da da bizim tabelamızla 10 mağaza bulunuyor. Fabrikamızı son olarak Avcılar’a taşıdık. Yılda 130-140 bin çift ayakkabı üretebiliyoruz. Tasarımlarımızı 2 yıldır İtalya’da yaptırıyoruz."
Kaynak: Hürriyet Gazetesi
0 yorum:
Yorum Gönder