BÜYÜMENİN YENİ FORMÜLÜ

12 Ocak 2008 Cumartesi

Göktekin DİNÇERLER Turkven Private Equity-Venture Partner Bu yazıda son dönemde finansal piyasalarda adını sıkça duyduğumuz, Girişim Sermayesi’nden (Private Equity) söz etmek ve bu fonların ülkemizdeki aile şirketleri ve bu şirketlerin hissedarları için yaratabileceği fırsatlara Özet bir şekilde değinmek istiyorum.
Öncelikle Girişim Sermayesi Ne Demektir?En genel ve yalın anlamı ile girişim sermayesi, "Hisse karşılığı yüksek büyüme potansiyeli olan şirketlere sağlanan orta veya uzun vadeli finansman" demektir. Bu model ortaklık şeklinde veya şirketin tüm hisselerinin satılmasıyla da olabilir. Bu tanımda iki nokta öne çıkıyor. Birincisi, girişim sermayesi doğrudan hissedar olarak şirketlere girer ve kısa vadeli spekülatif yatırım yapmaz. İkincisi de bu tip fonlar yatırım yapacağı şirketlerde mutlaka kayda değer büyüme ve karlılık potansiyeli arar. Çünkü bu fonların kazançları tamamıyla yatının yaptıkları şirketlerin hisse değerlerinin artışına bağlıdır. Fon ancak portföy şirketlerinin hisselerini orta vadede karlı bir şekilde sattığı anda bir kazanç elde etmiş olur.
Girişim Sermayesi Fonları Türkiye’de Nasıl Gelişmiştir?Son yıllarda, dünya finans piyasalarındaki gelişmelerin bir sonucu olarak girişim sermayesi fonları, şirketler ve hissedarları için yeni ve çekici bir finansman kaynağı haline·geldi. Örneğin ABD’de 2006 yılında gerçekle§en satın almaların yaklaşık üçte biri bu tip fonlar tarafından yapıldı. 2007 yılı için de bu fonların kullanabilecekleri finansmanın 750 milyar Amerikan Doları’nın üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Gelişmekte olan pazarlarda ise girişim sermayesinin büyümesi son yıllarda hız kazandı. Tahminlere göre 2000 yılında 3.5 milyar Amerikan Doları civarında olan bölgesel fonlar, 2006 yılı itibariyle yaklaşık 10 kat artarak 33 milyar Dolar’ı seviyelerine gelmiş durumda.
Türkiye’de ise 1990’lı yılların ortalarında birkaç kayda değer satın almayla başlayan girişim sermayesi faaliyetleri, 2001 krizinin etkisiyle bir ara tamamen durmuştu. 2002 yılında tekrar başlayan bu faaliyetler, Türkiye’nin son yıllardaki istikrarlı finansal performansının da olumlu etkisiyle ivme kazanarak gelişti. Kriz sonrası bu dönemin önemli bir diğer özelliği de ilk defa yatırım portföyü tamamen Türkiye odaklı olan Turkven I (2002) ve Turkven II (2007) gibi yerel fonların kurulması ve büyümesi olmuştur. Bu yıl yerel odaklı bir kaç fonun daha kurulması, önümüzdeki dönemde girişim sermayesinin Türkiye’deki satın almalarda oynayacağı rolün daha da artacağını gösteriyor.
Aile Şirketleri İçin Girişim Sermayesi Ne Fırsatlar Sunar?Girişim sermayesi her şeyden önce yeni ve farklı bir finansman kaynağı demektir. Hisse satışına bağlı olduğu için hem kurucu ortakların şirkette yarattıkları değeri nakite dönüştürebilir, hem de yeni hissedar yapısıyla şirketin büyüme vizyonu ve finansmanını sağlayabilir.
Girişim sermayesi ilk yatırım aşamasındaki gelirin ötesinde de kurucu ortaklara faydalar sağlar. Kurucular, daha hızlı büyüme ve daha karlı operasyon fırsatlarını birlikte yaratabileceklerine inandıkları girişim sermayesi ile, büyüme ve yeni yatırımlar için gerekli finansmanın önemli bir kısmını da sağlamı§ olarak yollarına devam ederler. Bu şekilde ’küçük pastanın tamamı’ yerine ’büyük pastanın bir kısmı’na sahip olup, elde edilen kazancı büyütürler.
Sonuç olarak girişim sermayesi, hem bir finansman kaynağı olarak, hem de vizyoner, deneyimli ve kurumsal bir ortak olarak aile şirketleri için büyük hedeflere ulaşmada oldukça faydalı bir araçtır. Bu da her ortağın önceliği olan şirket değerinin artışı için uzun zamandır aranılan bir fırsat anlamına gelebilir.
Kaynak:Businessweek Dergisinin “Family Business” ekinden alınmıştır.
kobifinans

0 yorum: