KOBİ’ler ülke ekonomimizin temelini oluşturmakta. Ancak ülkemizde KOBİ’lere gereken önemin verilmemesi, ard arda yaşanan ekonomik krizler, ciddi bir KOBİ stratejisinin bulunmaması gibi etkenler sonucunda bugün gelinen noktada Türkiye’de KOBİ’lerin çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğu da bir gerçek. ...
Bu dosyamızda KOBİ’lerin Dünya’da ve Türkiye’deki gelişimine kısaca bir göz attıktan sonra bugün gelinen noktada KOBİ’lerin durumunu ve gelecekte KOBİ’leri ne gibi sorunların beklediğini ele alacağız. KOBİ’lerin Dünya Üzerindeki Gelişimleri
2. Dünya Savaşı pek çok yıkımı beraberinde getirdiği gibi, savaş sonrasında tüm Dünya genelinde de hızlı bir yeniden yapılanma sürecine girilmesini de kaçınılmaz kıldı. Bu süreç içerisinde sanayileşme ile kalkınmanın eş anlamlı olarak kabul edildiği bir ekonomik felsefenin dünya genelinde kabul görmesi büyük ölçekli firmalara olan ilgiyi arttırdı.
Yine bu süreç içerisinde büyük ölçekli firmalar karşısında hemen hemen tüm önemini yitiren küçük ve orta ölçekli işletmelere karşı devletler tarafından gösterilen bu duyarsızlık 1970 yılındaki global krize kadar devam etti. Bu global krizde büyük çaplı firmalar esnek olmayan yapıları nedeni ile çok zor bir süreç içerisinden geçerek, krizi ancak “küçülme” politikaları ile atlatabilirken, KOBİ’lerin bu krizi esnek yapıları sayesinde daha az hasarla atlatmaları KOBİ’ler için adeta bir dönüm noktası oldu.
KOBİ’lerin esnek yapılarının krizler karşısında büyük firmalardan çok daha kolay şekilde konjonktürel şartlara uyum gösterdiğini fark eden devletler kısa süre içerisinde KOBİ’lere ciddi biçimde önem vermeye ve onları desteklemeye başladılar.Gelinen noktada Avrupa Birliği’nde 1983 yılı KOBİ yılı ilan edildi, KOBİ’lere yönelik bir eylem planı da kabul edildi.(1)
Ülkemizde KOBİ’lerin Gelişimi
Bugün Türk ekonomisinin temel taşını oluşturan KOBİ’ler, Avrupa’da olduğu gibi son yıllarda Türkiye’de de önemsenmeye başlandı. Daha önceleri izlenen ve KOBİ’lerce üretilebilecek ya da üretilen ürünlerin kamu iktisadi teşekküllerince üretilmesi sonucu yıllar boyu KOBİ’ler ülkemizde gereken ilgiyi görememiş ve gelişme sağlayamamıştı.
Ancak 1980’li yıllarda özellikle Avrupa’da KOBİ’lere verilen önemin artması, 1983 yılının AB tarafından KOBİ yılı ilan edilişi ülkemizde de etkisini gösterdi, bunun yanı sıra geliştirilen ihracata dayalı kalkınma modelinde yaşanan bazı tıkanıklıkları açmak için de KOBİ’lere verilen önem giderek arttı. Daha sonraları ise başta KOSGEB olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlar KOBİ’lere destek çalışmalarını hızlandırdılar.(2)
Ülke Ekonomisinde KOBİ’lerin Yeri
Sadece Türkiye’de değil özellikle Avrupa’da da işletmelerin % 95’inden fazlasını KOBİ’ler oluşturuyor Bunun doğal sonucu olarak da istihdamın ezici büyüklükteki bir oranını da KOBİ’ler oluşturuyor. KOBİ’ler özellikle ülkemiz ekonomisinin lokomotif sektörlerinden otomotiv sektörüne yan parça üretiminde çok ciddi aşamalar kaydetti ve bu noktada çok önemli bir yere sahip oldular. Bugün Türkiye’deki firmaların %99’u KOBİ kapsamında. Buna karşılık KOBİ’lerin Gayri Safi Milli Hasıla’ya katkısı ise %40 civarında. Burada ortaya çıkan verimlilik yüzdesi ise %65 seviyesinde.Durum böyle olunca KOBİ’lerin ülke ekonomimize ne kadar büyük bir katkı sundukları ortaya çıkıyor ve gelecek 10 yıl içerisinde bu katkının giderek artması bekleniyor.
KOBİ’lerin Sıkıntıları
KOBİ’lerin günümüz piyasa koşullarında ayakta kalabilmelerinin de bazı şartları var kuşkusuz. Öncelikle KOBİ’lerin en büyük sorunu olan finansman sorunlarının çözülmesi şart. Sonrasında ise teknolojik donanım konusundaki modernizasyonun sağlanması, kalifiye eleman ihtiyacının giderilmesi, KOBİ’lere kurumsal kimlik kazandırılması, verimliliğin maksimize edilmesini sağlayıcı metotların uygulanması ve profesyonel yönetim gibi bir dizi önlemin alınması gerekiyor.
Ancak üzülerek söylemek istiyoruz ki yukarıda saymış olduğumuz tüm bu önlemler (özellikle de mali destek kredi ya da fonlarının kullanımı) AB ülkelerince temel devlet politikası haline getirilerek uygulamaya sokulmuşken, Türkiye gibi KOBİ’lerin ülke ekonomisi üzerinde çok ciddi etkileri olduğu bir ülkede KOSGEB’in yapmış olduğu sınırlı yardımlar dışında KOBİ’lerin sorunlarına tam manası ile ilgilenilmemiş. Bunun yanı sıra bugün Türkiye’deki KOBİ’lerin %94.4’ünün 1-9 kişi arasında eleman çalıştıran mikro ölçekli kuruluşlar olduğu gerçeği de göz önüne alınırsa yukarıda saydığımız önlemlerin alınması da pek mümkün olmuyor. Hal böyle olunca da en büyük özelliği esnek yapıları sayesinde krizleri az hasarla atlatmaları olan KOBİ’ler Türkiye’de yaşanan ekonomik krizlerden belki de en çok etkilenen ticari kuruluşlar oldular.
Gelinen noktada pek çok küçük veya orta ölçekli işletmenin sahibi kiraların yükselmesi, stopaj vergileri, işçi maaşları ve sigorta primleri gibi maliyetlerden ötürü işyerlerini kapattı ve başka iş yerlerinde maaşlı işçi olarak çalışmaya başladı. Bunun yanında enerji fiyatları, kotaların kalkması, piyasadaki nakit sıkıntısı ve artan ithalat adeta KOBİ’lerin belini kırdı. Krizden sonra anlattığımız sebeplerden ötürü pek çok KOBİ kapısına kilit vurmak zorunda kalırken pek çoğu ise halen kar etmeden ve çok ciddi oranda küçülerek çalışmaya devam ediyor.
Bunda en büyük neden ise Türkiye’nin yıllarca, Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi ciddi bir KOBİ politikası ve strateji geliştirmemiş olması.
Ancak Haziran 2002’den itibaren Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı (DPT), Hazine Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türkiye Ticaret Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’ndan oluşan “KOBİ Çalışma Grubu” tarafından, “KOBİ STRATEJİSİ ve EYLEM PLANI” adı altında bir strateji geliştirme çalışması yapıldı.Bu tarihten sonra aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere KOBİ’lere yapılan yardımlarda gözle görülür bir artış olsa da bu yardımların halen yeterli seviyede olmadığı da açık.
kaynak ( http://www.ekonometri.com.tr/ )
Bu dosyamızda KOBİ’lerin Dünya’da ve Türkiye’deki gelişimine kısaca bir göz attıktan sonra bugün gelinen noktada KOBİ’lerin durumunu ve gelecekte KOBİ’leri ne gibi sorunların beklediğini ele alacağız. KOBİ’lerin Dünya Üzerindeki Gelişimleri
2. Dünya Savaşı pek çok yıkımı beraberinde getirdiği gibi, savaş sonrasında tüm Dünya genelinde de hızlı bir yeniden yapılanma sürecine girilmesini de kaçınılmaz kıldı. Bu süreç içerisinde sanayileşme ile kalkınmanın eş anlamlı olarak kabul edildiği bir ekonomik felsefenin dünya genelinde kabul görmesi büyük ölçekli firmalara olan ilgiyi arttırdı.
Yine bu süreç içerisinde büyük ölçekli firmalar karşısında hemen hemen tüm önemini yitiren küçük ve orta ölçekli işletmelere karşı devletler tarafından gösterilen bu duyarsızlık 1970 yılındaki global krize kadar devam etti. Bu global krizde büyük çaplı firmalar esnek olmayan yapıları nedeni ile çok zor bir süreç içerisinden geçerek, krizi ancak “küçülme” politikaları ile atlatabilirken, KOBİ’lerin bu krizi esnek yapıları sayesinde daha az hasarla atlatmaları KOBİ’ler için adeta bir dönüm noktası oldu.
KOBİ’lerin esnek yapılarının krizler karşısında büyük firmalardan çok daha kolay şekilde konjonktürel şartlara uyum gösterdiğini fark eden devletler kısa süre içerisinde KOBİ’lere ciddi biçimde önem vermeye ve onları desteklemeye başladılar.Gelinen noktada Avrupa Birliği’nde 1983 yılı KOBİ yılı ilan edildi, KOBİ’lere yönelik bir eylem planı da kabul edildi.(1)
Ülkemizde KOBİ’lerin Gelişimi
Bugün Türk ekonomisinin temel taşını oluşturan KOBİ’ler, Avrupa’da olduğu gibi son yıllarda Türkiye’de de önemsenmeye başlandı. Daha önceleri izlenen ve KOBİ’lerce üretilebilecek ya da üretilen ürünlerin kamu iktisadi teşekküllerince üretilmesi sonucu yıllar boyu KOBİ’ler ülkemizde gereken ilgiyi görememiş ve gelişme sağlayamamıştı.
Ancak 1980’li yıllarda özellikle Avrupa’da KOBİ’lere verilen önemin artması, 1983 yılının AB tarafından KOBİ yılı ilan edilişi ülkemizde de etkisini gösterdi, bunun yanı sıra geliştirilen ihracata dayalı kalkınma modelinde yaşanan bazı tıkanıklıkları açmak için de KOBİ’lere verilen önem giderek arttı. Daha sonraları ise başta KOSGEB olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlar KOBİ’lere destek çalışmalarını hızlandırdılar.(2)
Ülke Ekonomisinde KOBİ’lerin Yeri
Sadece Türkiye’de değil özellikle Avrupa’da da işletmelerin % 95’inden fazlasını KOBİ’ler oluşturuyor Bunun doğal sonucu olarak da istihdamın ezici büyüklükteki bir oranını da KOBİ’ler oluşturuyor. KOBİ’ler özellikle ülkemiz ekonomisinin lokomotif sektörlerinden otomotiv sektörüne yan parça üretiminde çok ciddi aşamalar kaydetti ve bu noktada çok önemli bir yere sahip oldular. Bugün Türkiye’deki firmaların %99’u KOBİ kapsamında. Buna karşılık KOBİ’lerin Gayri Safi Milli Hasıla’ya katkısı ise %40 civarında. Burada ortaya çıkan verimlilik yüzdesi ise %65 seviyesinde.Durum böyle olunca KOBİ’lerin ülke ekonomimize ne kadar büyük bir katkı sundukları ortaya çıkıyor ve gelecek 10 yıl içerisinde bu katkının giderek artması bekleniyor.
KOBİ’lerin Sıkıntıları
KOBİ’lerin günümüz piyasa koşullarında ayakta kalabilmelerinin de bazı şartları var kuşkusuz. Öncelikle KOBİ’lerin en büyük sorunu olan finansman sorunlarının çözülmesi şart. Sonrasında ise teknolojik donanım konusundaki modernizasyonun sağlanması, kalifiye eleman ihtiyacının giderilmesi, KOBİ’lere kurumsal kimlik kazandırılması, verimliliğin maksimize edilmesini sağlayıcı metotların uygulanması ve profesyonel yönetim gibi bir dizi önlemin alınması gerekiyor.
Ancak üzülerek söylemek istiyoruz ki yukarıda saymış olduğumuz tüm bu önlemler (özellikle de mali destek kredi ya da fonlarının kullanımı) AB ülkelerince temel devlet politikası haline getirilerek uygulamaya sokulmuşken, Türkiye gibi KOBİ’lerin ülke ekonomisi üzerinde çok ciddi etkileri olduğu bir ülkede KOSGEB’in yapmış olduğu sınırlı yardımlar dışında KOBİ’lerin sorunlarına tam manası ile ilgilenilmemiş. Bunun yanı sıra bugün Türkiye’deki KOBİ’lerin %94.4’ünün 1-9 kişi arasında eleman çalıştıran mikro ölçekli kuruluşlar olduğu gerçeği de göz önüne alınırsa yukarıda saydığımız önlemlerin alınması da pek mümkün olmuyor. Hal böyle olunca da en büyük özelliği esnek yapıları sayesinde krizleri az hasarla atlatmaları olan KOBİ’ler Türkiye’de yaşanan ekonomik krizlerden belki de en çok etkilenen ticari kuruluşlar oldular.
Gelinen noktada pek çok küçük veya orta ölçekli işletmenin sahibi kiraların yükselmesi, stopaj vergileri, işçi maaşları ve sigorta primleri gibi maliyetlerden ötürü işyerlerini kapattı ve başka iş yerlerinde maaşlı işçi olarak çalışmaya başladı. Bunun yanında enerji fiyatları, kotaların kalkması, piyasadaki nakit sıkıntısı ve artan ithalat adeta KOBİ’lerin belini kırdı. Krizden sonra anlattığımız sebeplerden ötürü pek çok KOBİ kapısına kilit vurmak zorunda kalırken pek çoğu ise halen kar etmeden ve çok ciddi oranda küçülerek çalışmaya devam ediyor.
Bunda en büyük neden ise Türkiye’nin yıllarca, Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi ciddi bir KOBİ politikası ve strateji geliştirmemiş olması.
Ancak Haziran 2002’den itibaren Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı (DPT), Hazine Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türkiye Ticaret Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’ndan oluşan “KOBİ Çalışma Grubu” tarafından, “KOBİ STRATEJİSİ ve EYLEM PLANI” adı altında bir strateji geliştirme çalışması yapıldı.Bu tarihten sonra aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere KOBİ’lere yapılan yardımlarda gözle görülür bir artış olsa da bu yardımların halen yeterli seviyede olmadığı da açık.
kaynak ( http://www.ekonometri.com.tr/ )
1 yorum:
Sen bana gelince bende bakayım dedim valla alarmada olur tabii koiler. benim biz kimmiyiz sayfama tepede bakarsan eski bankacıyım 5 sene ticari kredilerdeydim kobi bankacılığı nedeni ile teb merkez bankasına bile kredi veren bir banka iken koilere vere vere zora düştü. Ülke ekonomisi aslında çok kötü durumda özellikle bankaların borçları bilindiğinin de çok üstünde
Yorum Gönder