Çocuk yaşlarında başlamıştı hikayesi. Biriktirdiği harçlıklarını artırabilmenin hesaplarını daha o günden yapmaya başlamıştı. Bir bayram günü ev ahalisiyle bayramlaştıktan sonra kasaba çocuklarının toplandığı meydana gidip daha önce aldığı oyuncaklarını yere sermiş müşteri beklemeye başlamıştı. Bir ,iki derken öğle saatlerinin bitimine yakın tüm oyuncaklarını satmış büyük bir heyecanla şehir merkezine inip yeni oyuncaklar almıştı tüm parasıyla. Hepsini doldurup büyük bir poşete kasabanın yolunu tuttuğunda yapacağı karların hesabını yapmış hatta bu karla alacağı oyuncakları belirlemişti kafasında. En çok mantar tabancası ve mantarı satılıyordu. Öyle ya o zaman en fazla ondan almak lazımdı. Kasabaya varıp poşeti açtığında 13 oyuncaktan 2 sinin artık kullanılamaz hale geldiğini görünce gözlerindeki yaşları tutamadı. Moral bozukluğu ile tekrar satışa başladığında yapılan her alımda yüzü gülmeye başladı. Akşam olmuştu ve o gün ilk defa kendi parasını kazanmış olmanın gururu ile eve meyve almış ve göğsünü gere gere annesine uzatmıştı meyve poşetini.Uyku saati geldiğinde yatağına uzanıp kırılan iki oyuncağın normal olduğunu ve bunu karşılamak için biraz daha fazla karla satılması gerekliliğini öğrenmişti. Bu bir hevesti bir heyecandı. İkinci günün ilk sabahında uyanır uyanmaz yeniden şehre inmiş tekrar doldurmuştu sandığa oyuncakları (artık poşete konmamalıydı). Fakat satışların düştüğünü farketti saatler sonra. Elinde kalan oyuncakların satılamayacağını hissedince kazı kazan benzeri bir oyunla 1 ile 100 numara arasına sıkıştırdığı 23 oyuncağı daha düşük fiyatla pazara sunmuştu.İyi kar getirmişti buda. Kasabadaki yaşıtlarının ilgisini görünce çok mutlu oldu. eve döndüğünde düşündüğünden daha fazla kar etmişti.Öğrendiği çok şey vardı o gün. Doyuma ulaşmış piyasaya seçeneklerle ulaşılabileceğini farketti. çözüm her zaman kendindeydi.Bu kadar küçük alış verişle edindiği deneyim ileriki yaşlarında hangi mesleği seçeceğinin resmiydi.Okuldan mezun olduğunda ekonomi bölümünün deneyimlerine kattığı katmadeğerle piyasaya girmeye hazırdı. Hep hayalinde üretim vardı fakat sözkonusu anaparayı tamamlamak epey zaman alacaktı. Bunun bilinciyle önce şehir merkezinde evini tuttu ve piyasayı izlemeye başladı. En çok hangi ürüne ihtiyaç vardı? Sözkonusu ürünün tedariği nasıl sağlanıyordu? Sürekliliği varmıydı yoksa kısa dönemde piyasayı terkedecek bir ürünmüydü ? İkamesi varmıydı? Fiyat hangi aralıklarda değişiyordu? yapılacak kar giderleri karşılayabilecekmiydi?....vsBütün bu sorular havada uçuşurken piyasaya girmek ne kadar akılcıydı bilemiyordu. Gerekli fizibiliteyi yaptıktan sonra başarısız olma ihtimalinide ceplerine alıpilk alımını yaptı. Zaten ticaret riskle kardeş değilmiydi.(..ki risk sadece en aza indirilebilir asla sıfırı bulmaz).Gülen yüzünü ciddiyetiyle ve kendi gibi tanıdığı ürünü alıp, heyecanıyla artık piyasadaydı. İlk yıl yaptığı tüm satışları hesapladığında yaptığı karıda görünce esas olanı farketti. Artık ticaretin içindeydi iyice. Çünkü biliyordu piyasadakiilk yıl varoluşun en büyük destekçisiydi, ticarette hesap takibi, kredi ve destek olanaklarının takibi,teknolojiden yaralanmanın önemini farketmiş ve tamamlayıcı ürünlerin aynı piyasada karlılığı artırdığını anlamıştı...(devamı yakında..)
İbrahim Koç
Pazarlama Müdürü
KÖKTEN GİRİŞİMCİ
27 Aralık 2007 Perşembe
Gönderen pazarlamadaöncü zaman: 12/27/2007
Etiketler: GİRİŞİMCİ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder