İş dünyasında fark yaratanlar kazanır.”, “İşinizde fark yaratmak için falanca eğitimlere katılın.” Bu cümleler hepinize tanıdık geliyor kuşkusuz. İnsan kaynakları dergileri, gazeteler, kişisel gelişim kitapları, internet sitelerinde benzer cümlelerle sıklıkla karşılaşabilirsiniz.
İş dünyasında kendini otorite olarak gören bir insanın, uzun ve ağdalı cümlelerinin içinde mutlaka “fark yaratan kazanır” cümlesinin benzeri bir önerme vardır.
Bu ülkede yaşayan her adem kişi bilir ki, yurdum insanının yavrusu, daha doğar doğmaz başlar susturulmaya. “Aman ağlamasın,” diye elinden geleni yapar iyi anne. Çocuk yürümeye çalışır, ama düşer diye oturtulur. Çevreyi keşfetmek ister, bir şeyleri kırmasın diye yine durdurulur. Kendisi yemek ister, döker diye elinden alınır. Ortalığı dağıtma, üstünü kirletme, dışarı çıkma derken, oyun oynamak bile zulme dönüşür çocuğa. Bisiklet alırken, çocuk “kırmızı istiyorum” demeye yeltenir, baba hemen “yok yok, gri iyi, sen anlamazsın” der.
Okul çağı geldiğinde her şey daha zordur çocuk için. Disiplini bir örnek giyinmek sanan, Ali’nin bir türlü topu tutamadığı bir eğitim sisteminin içinde bulur kendini. Sonra ezberler de ezberler, öğrenmeye çalıştığı şeyin mantığını anlamak ister, ama anlatan bile bilmez ki ne anlatacağını…
Artık genç olmuş insan evladı mucize eseri üniversiteyi kazanır. Sevinir artık, büyüdüm, özgürüm, başka bir sistemin içinde kendimi arama, bulma, hatta ifade etme şansım olacak diye. Tartışabileceği, üretebileceği bir platformda olduğu için çok mutludur. Fakat hemen anlar boşa hayal kurduğunu… Üniversite hayatı hayallerindeki projeleri internetten ‘kopyala-yapıştır’ yaparak hazırladığı tezlerle son bulur. Üstelik daha ne meslek seçmek istediğinden bile emin değildir. Okuduğu bölüm kendisi istediğinden değil, ailesi istediği için seçilmiştir. Ya da puanı sadece oraya yetmiştir. Yaşlandığında, babasının diş ve diş eti problemlerini çözsün diye diş hekimliğine itelenmiştir ama aslında o tiyatrocu olmak istiyordur belki de. O güne kadar her türlü çıkıntılığı bastırılmış, sindirilmiş, susturulmuş insan evladı hasbelkader bir işe girer. Ve… Ondan beklenen farklı olması, fark yaratmasıdır. Peki o zaman?
Tut ki kazara yarattı. Fark yaratan bu yaratıcı kişilik en kısa zamanda ayağı kaydırılan işsiz kişilik oluverir.
Özetle, farklı, aykırı, yaratıcı olabilmek için uygun koşulların sağlandığı bir yaşam ve eğitim biçimi gerekir ki, “fark yaratan kazanır” önermesi yerini bulsun.
Fark yaratan çocuklar yaratmanız dileğiyle.
Ebru Çoşkun
www.yenibiris.com
İŞ DÜNYASINDA FARK YARATMAK
22 Nisan 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder