İşin uzmanından yönetim hikayeleri

12 Mart 2008 Çarşamba


Rota Yayınları; 1990 yılında kurulduğundan beri Executive Excellence, Personel Excellence ve Marketing Türkiye gibi süreli yayınların yanı sıra kurumsal iletişim dergi ve kitaplarını da okuyucularıyla paylaşıyor. Rota Yayınları’nın başarısında ise hiç kuşkusuz Rota’nın kurucu ortağı ve pazarlama iletişimi konusunda sektörün lider dergisi Marketing Türkiye Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu’nun emeği büyük. Ocakoğlu’nun her ay tematik olarak yönetimsel bir konuyu ele alan, yönetim profesyonellerinin ve yönetim bilimcilerin görüş ve uygulamalarını içeren Executive Excellence’a yazdığı makalelerden derlediği ‘Yönetimde Mükemmelliği Arayanlara’ isimli kitabı geçtiğimiz günlerde piyasaya çıktı. Benzeti tekniğini kullandığı hikayelerine bazen bir yöneticiden bazen de bir yönetim uygulamasından etkilenen Ocakoğlu ile kitabını konuştuk.

Yönetimde Mükemmelliği Arayanlar’, yönetime hangi açıdan yaklaşıyor?
Ben hayatta iki şeye inanıyorum. Birincisi insanları koyunlar gibi güdemezsiniz, yönetemezsiniz. Yönetmek, insanları değil insanların faaliyetlerini yönetmektir. İkincisi de gücü elde tutanlar hangi kademede olursa olsun, bu gücü kullanırken insan olabilirler, başka bir şey olmalarına gerek yoktur. Dolayısıyla insanların erke sahip olmak, diğer insanları yönetmek konusundaki yaklaşımlarını biraz tiye alan, bu tarz düşünen insanlara ulaşabilirsek performanslarını artırabileceğimize inandığımız yönetim hikayelerini yazdım. Bu kıssadan hisse hikayelerin çoğunu yaşadıklarımdan, iyi ya da kötü gördüğüm yöneticilerden esinlenerek ve benzeti sanatını kullanarak bir kısmını ise bazı çok eski, bildik hikayeleri yönetim felsefesine uyarlayarak yazdım.
Günümüzün liderleri geçmişin liderlerinden hangi noktada ayrılıyor?
Yeni ve eski dönemin liderlik anlayışında temel benzerlikler her iki lider tipinin de insanları değil insanların faaliyetlerini yönetmeleri gerektiğine inanmış olmaları. Ancak geçmişte lideri bu konuma çıkaran argümanlar farklıydı, birkaç biçimde lider oluyordunuz. Örneğin; bilgiye sahip olan güce de sahip olduğundan lider oluyordu. Ya da aileden hak edilmese bile gelen bir liderlik söz konusuydu. Bazı durumlarda ise kişi, lider olduruluyordu çünkü belli kariyer basamaklarına girildiği takdirde ister istemez o kişiye apoletler takılıyordu. Şimdi ise bilgi her yerde, ailelere gelince hak edeni artık o konuma getiriyorlar. Lider oldurulanlarda ise artık doğal bir eleme var, illa bir apolet takmak söz konusuysa hak etmeyeni en tepeye kadar çıkarmıyorlar.

PAZARLAMA İLETİŞİMİNİ BİLMEK ŞART

Küreselleşen dünyanın yeni liderleri ne gibi özellikler taşımalı?
Küreselleşen dünyada artık pazarlama iletişimini ve pazarlama süreçlerini bilmeyen herhangi bir liderin kendi kurumunun başında kalması ve şirketini bir dünya markası olarak yüksek noktalara taşıması mümkün değil. Dolayısıyla yeni liderlerin pek çok zeka türüne sahip olması lazım. Bunlar; pazarlama zekası, rekabetçi zeka ve çoklu zeka. Tabii Türkiye’de liderlik yapanların ülkemizin konumu gereği sahip olması gereken ve her duruma ayak uydurmasını sağlayan bir zeka türü daha var ki o da bireysel zeka.
Önemli olan külfeti nimete çevirmek
Günseli Özen Ocakoğlu, küreselleşmenin artılarını ve eksilerini liderler açısından değerlendiriyor: “Küreselleşmek hem nimet hem de külfet. Nimet çünkü çok alternatif olduğundan istediğiniz ürünü istediğiniz fiyata alma şansınız var. Külfet çünkü dünya devleri ülkenize gelip sizin daha yeni palazlanmaya başlamış şirketlerinizi ya satın alıyor ya da öldürüyor, dolayısıyla yeni dönemin liderlerinin küreselleşmenin külfetlerinden korunmak ve bunu bir nimete çevirebilmesi için yapması gereken şeyler var.
Eğer şirketini satmak istiyorsa gelen dünya devinin kendisini göreceği kadar parlaması lazım, istemiyorsa da ayaklarını yere sağlam basması şart
.

0 yorum: