İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş'ın oğlu Ömer Topbaş, çikolatada bir dünya markası oluşturmak için kolları sıvadı. 23 yaşındaki oğul Topbaş'ın el yapımı çikolataları için ilk adresi ise Paris. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın 23 yaşındaki oğlu Ömer Topbaş, iş hayatına çok hızlı başladı. Henüz üniversite son sınıftayken, vakıf üniversitelerinin kantinlerine, kafe "Pigastro" ile giren Ömer Topbaş'ın yeni hedefi ise, "Çocukluk hayalim" dediği el yapımı çikolatalarıyla Paris'ten başlayarak tüm Avrupa'ya yayılmak. Ömer Topbaş'ın, "bardakta mısır" yatırımı olan "Corn in Cup" markasının franchise'ını almak için başvuranların sayısı ise 300'ü geçmiş durumda. Ömer Topbaş, AKP'li yönetici oğullarının işi olarak ünlenen mısır konusunda, "Benim üniversiteden birçok arkadaşım da mısır işinde. Ancak biz babalarımızdan dolayı öne çıktık" diyor. Aile işi olan gıda sektöründe büyümek istediğinin altını çizen Topbaş, "Varlıklı bir ailenin çocuğu olmak insanı tembelleştirmemeli. Varlıklıyım zaten para kazanıyorum deyip, durmamak lazım. Ben de bunun benim için bir şans olduğuna inanıyorum. Hem belli bir birikimi olan bir ailedenim hem gıda sektöründe Saray Muhallebicisi gibi bir markaya sahip bir şirketin mensubuyum. Bu şansı iyi bir şekilde değerlendirdiğime inanıyorum. O yüzden gıda da devam..." diyor.
İlk sermaye aileden
Ömer Topbaş, ilk işini Koç Üniversitesi'nde İşletme Bölümü son sınıf öğrencisiyken kurmuş. Kantinlerin yetersiz olduğunu düşünen Topbaş, Sütiş Muhallebicisi'nin oğlu Emre Kocadağ ile aileden aldığı ufak bir sermayeyi kullanarak Pigastro markasını oluşturmuş. İlk olarak da öğrenim gördüğü Koç Üniversitesi ile el sıkışmış. Arkasından Bilgi Üniversitesi'nin Dolapdere ile Kadir Has Üniversitesi Haliç kampusü takip etmiş. Pigastro, önümüzdeki ay Sabancı Üniversitesi'nin de katılımıyla bu yıl 10 binin üzerinde öğrenciye hizmet vermeye başlayacak. Pigasto'yu, içinde çeşitli kahveler, sütlü tatlılar, döner, tavuk, köfte gibi herşeyin olduğu bir kafe konsepti olarak tanımlayan Topbaş, "Biz bu işin içinden geldiğimiz için bugüne kadar başarılı olduk. Okurken, Saray Muhalebicisi'nde tavuk göğsünün nasıl kesildiğinden tutun, tezgahta, kasada durmaya kadar her alanda çalıştım" diyor. Topbaş, kaliteye önem verdikleri için dondurulmuş gıda kullanmadıklarını bu yüzden üniversitelerin kendilerine verdiği fiks fiyat üzerinden kar marjalarını düşürdüklerini de anlatıyor. Bundan sonraki hedeflerini ise, öğrenciler arasında belli bir kitleye ulaşıp, bilinirliklerini artırdıktan sonra üniversite dışında da büyümek olarak açıklıyan Topbaş, "Şimdiden Sabancı Üniversitesi'nde öğrenciler, 'Koç Üniversitesi'ndeki Pigastro geliyor' demeye başladı. Üniversitelerin bizi davet ettiği bir konsept olmak birinci hedefimiz" şeklinde konuşuyor.
Mısır yatırımına da el attı
Ömer Topbaş, Pigastro'dan sonra, 'AKP'li yöneticilerin oğullarının işi' olarak ünlenen, 'bardakta mısır' yatırımına da el atmış. Ekim ayında 2 ortağıyla ama bu kez aileden değil, kendi sermayesiyle işe koyulan Ömer Topbaş, 'Corn in Cup' markasıyla franchise de vererek Türkiye geneline yayılmayı hedefliyor. İlk yıl 60 stand kurmayı hedefleyen Topbaş, stand kurma çalışmalarına önümüzdeki hafta başlayacak. Ancak, Corn in Cup'a franchise için bugüne kadar 300'ün üzerinde başvuru gelmiş. Hatta Avrupa'dan bile teklifler alıyormuş. Ömer Topbaş, mısırın sadece AKP'li yöneticilerinin oğullarının işi olarak gösterilmesini ise, şöyle yorumluyor: "Bir dönem 'cafe shop' modaydı. Herkes bu işin içine girdi. Şimdi de mısır çok moda. Benim üniversiteden birçok arkadaşım da bu işin içine girdi. Ama onları gazeteler yazmıyor. Bizlerse babalarımızdan dolayı ön plana çıkıyoruz." Ömer Topbaş'ın bir sonraki projesi ise, organik tarım. Topbaş, bu yıl içinde başlamayı düşündüğü organik tarım yatırımı için, ilaçlanmış arazilere sahip olan Artvin bölgesini seçmiş. Bakliyat üretecek olan Topbaş, önce yurtiçini sonra yurtdışı pazarlarını hedefliyor.
Çocukluk hayali çikolata
Ancak Ömer Topbaş'ı asıl heyecanlandıran proje ne Pigastro, ne mısır ne de organik tarım... Topbaş, çocukluğundan bu yana düşkünü olduğu çikolata ile bir dünya markası yaratmayı planlıyor. Ömer Topbaş, çikolata projesini şöyle açıklıyor: "Çok heyecanlanıyorum bu proje için... Çünkü çok büyük çaplı bir proje olacak. Dünya markası yaratmayı düşündüğüm bir proje. Çikolata, çok kaliteli, dolgu maddesi olmayan, fabrikasyon değil tamamen el yapımı, birinci sınıf ve pahalı olacak. Sadece Türkiye'de değil dünyada belki bir numaraya taşıyacağım bir marka olarak görüyorum."Bu nedenle Ömer Topbaş, el yapımı çikolata için ilk adres olarak Paris'i gözüne kestirmiş. Topbaş, bu hayalini, "Paris ile birlikte Avrupa'da daha rahat yayılacağımı düşünüyorum. Logo çalışmaları sürüyor, yer bakıyorum. 2008'te iş başlayacağız. Paris'ten sonra ikinci yer için Brüksel'i düşünüyorum. Avrupa çikolataya daha çok önem veriyor. Büyük bir marka olmamda bunun etkisi olacağını düşünüyorum" şeklinde anlatıyor.
Büyükşehir belediye başkanının oğlu olmak
İstanbul gibi dünya başkentlerinden biri olarak görülen bir şehrin Belediye Başkanı'nın oğlu olmanın iş hayatındaki etkisini şöyle özetliyor Ömer Topbaş, "Belki başka bir sektörde babamın Belediye Başkanı olmasının çok büyük artısı olabilirdi. Ama sonuçta gıda sektöründe, bir ürünü yaptıysanız insanlar bunu yediklerinde beğenirse tekrar gelir. Burada Kadir Topbaş'ın ya da başka birinin oğlu olmak önemli değil. İnsanlar sevmedikten sonra, 'Burası Kadir Topbaş'ın oğlunun yeri' diyerek yemeğe gelmezler. Bunun için kalite önemlidir." İş hayatında projeleri için babasından mutlaka fikir ve onay aldığını da anlatan Ömer Topbaş, "Ben ne kadar, 'Çocukluğumdan beri gıdanın içindeyim' desem bile, onun birikimine ulaşmam yıllar alacak" diyor.
0 yorum:
Yorum Gönder