Taş devrindeki nanoteknoloji 21. yüzyıla damga vurur, ayak uyduramayan şirket sınıfta kalır

19 Ocak 2008 Cumartesi

Nanoteknoloji sayesinde önümüzdeki 10 yıl içinde ne zaman kanser olacağamızı öğrenip, oluşabilecek tümöre karşı önceden önlem alabileceğiz. Ancak bilim için heyecan verici gelişmeleri beraberinde getiren bu teknoloji, piyasaları derinden sarsıp, gelişime ayak uydurumayan şirketleri yok edecek.
Kir tutmayan boya, terletmeyen kumaş, tedavi edici iç çamaşırları, su tutmayan kumaşlar, saha dışına kaçmayan golf topları derken nanoteknoloji ile üretilen ürün sayısı 200'ü geçti. Artan ürün sayısı ile birlikte 3 milyar euroluk bir pazar ortaya çıktı. Öngörüler, 2010 yılında pazarın 100 milyar euroluk bir hacme ulaşacağı yönünde. Ancak günlük hayatta büyük kolaylıklar sağlayan bu teknoloji, iş dünyası için bazı kaygıları da beraberinde getiriyor. Nanoteknolojiye ayak uyduramayan birçok sektörün ya da şirketin tarihe karışacağı öngörüleri küresel piyasalarda endiţe yaratıyor.
Hazırladığı raporlarla nanoteknolojinin bugününü ve yarınını masaya yatıran Amerikan Ulusal Nanoteknoloji İnisiyatifi Değerlendirme Komitesi Üyesi ve Deloitte Global Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon inovasyon Direktörü Edward Moran, yeni dönemdeki fırsatları ve tehditleri Referans'a anlattı. Nanoteknoloji için henüz "Taş Devri" seviyesinde olduğumuzu belirten Moran, "Bilim için heyecan verici olan geliţmeler, iţ dünyasý cephesinden bakýldýđýnda farklý görünüyor. Şirketler bu teknolojiyi nereye konumlandýracađýnı acilen bulmalý ve geç kalmamalý. Aksi taktirde nanoteknoloji her iţ adamý için bir anda kabusa dönüţebilecek bir rüya" uyarısında bulundu.
Dev Ar-Ge merkezleri kuruluyor
Nanoteknoloji, yaklaşık olarak atom boyutlarındaki yapıların ticari bir amaca hizmet edecek şekilde düzenlenmesi anlamını taşıyor. Nanoteknoloji araştırmaları için gelişmiş ülkelerde kamu sektörü 2006 yılında toplam 6 milyar dolarlık yatırım yaptı. ABD, Japonya, AB Ülkeleri, Kore, İsrail, Güney Afrika Birliği ve Kanada 100 milyon dolarlık yatırımlarla çok sayıda Ulusal Araştırma Merkezi veya enstitü kurdu. Türkiye'nin nano teknolojiyle tanışması ise henüz çok yeni. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından Bilkent Üniversitesi bünyesinde kurulan Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (UNAM), 2005 yılında hayata geçirildi. Özel sektör, kamu ve üniversitelerin ortak çalışmaları yürüttüğü merkez, çeşitli projeler kapsamında Roketsan, DYO, Arçelik, Vestel, Korteks, Güral Porselen gibi şirketlerle işbirliği ve ortak Ar-Ge çalışmaları yapıyor. Bugüne kadar 28 milyon YTL yatırım yapılan merkezde 28 öğretim üyesi ve 50'nin üzerinde araştırma asistanı çalışma yürütüyor. Önümüzdeki dönemde UNAM'a toplam 100 milyon doların üstünde yatırım yapılması planlanıyor.
Yeni bir sanayi ve bilgi devrimi
Ekonomistlere göre bu teknoloji yeni bir sanayi ve bilgi devrimi olarak 21. yüzyıla damgasını vuracak. Nanoteknolojinin şirketler için hem bir fırsat hem de tehdit olarak algılanması gerektiğini belirten Edward Moran, "Teknoloji sayesinde ürünlerin yaşam süreleri artacak. Ancak eğer sürekli eskiyen şeyler üreten veya eskiyen şeyleri tamir eden şirketleri çok zorlu bir süreç bekliyor" diyor. Moran, bu süreci şöyle tarif ediyor: "Nanoteknolojinin en önemli faydalarından biri de çok daha iyi güneş enerjisi hücreleri kullanabilmek olacak. Daha iyi güneş enerjisi ile pil sektörünün nelerle karşılaşacağını hayal etmek bile yeterli. Yol kenarlarındaki ışıklı levhalar güneş enerjisiyle çalışır hale gelecek. Ya da araç aküleri tarihe karışacak..." Özel sektör ve kamunun biraraya gelerek yeni bir vizyon geliştirmelerinin şart olduğunu vurgulayan Moran, ABD kongresine yaptığı bir tavsiyeyi Türkiye için de tekrarlıyor; "Öngörülemeyen bir gelecek şekillenmek üzere ve buna hazır olmanız lazım." Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi Proje Yöneticisi ve Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salim Çıracı ise gelişmiş ülkelerde 1990'lı yıllarda başlayan nanoteknoloji akımına Türkiye'nin uzun süre seyirci kaldığı eleştirisinde bulundu. Nano malzemelerin savunma sanayinden tıbba kadar geniş bir alanda devrim niteliğinde yenilikler getireceğini kaydeden Çıracı, "Sürtünmesiz yüzeyler sayesinde taşıtlarda motor yağı değiştirme sorunu ortadan kalkabilecek, kir tutmayan giysilerle yaşantımız kolaylaşacak. Binalardaki betonarme kolonların kesitleri belki küçülüp elastik özellikler kazanabilecek. Bu sayede depremler binalarımıza daha az tahribat yapabilecek" dedi.
100 MİLYAR DOLARLIK NANOTEKSTİL PAZARI
Nanoteknolojinin en çok kullanıldığı sektörlerden biri de tekstil. Kokulu giysiler, aleoveralı nemlendirici özelliği olan kumaşlar, selüloit giderici bayan çorapları, ayak kokusu önleyici erkek çorapları, antibiyotik, antifungal (mantara karşı), anti bakteriyel ve kimyasallar içeren tedavi edici iç çamaşırları, yağ, kir, kan itici, su tutmayan kumaşlar, ter itici, soğuğa-sıcağa karşı koruyucu giysiler... Nanoteknoloji ile üretilen bu ürünler dünya çapında 100 milyar dolarlık bir pazar yaratmış durumda. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Mehmet S. Kumbaracı'nın da işaret ettiği üzere, gelişmiş ülkeler yüksek maliyetli geleneksel tekstillerden, katma değeri yüksek ürünlere yöneliyor.
TÜRK FİRMALARI NANOTEKNOLOJİYİ NASIL KULLANIYOR?
Korteks Ar-Ge bütçesinin yüzde 40'ını nanoya ayırdı
Zorlu Tekstil Grubu şirketlerinden Korteks, UNAM'ın 13 araştırma alanından biri olan "nano teknoloji tabanlı tekstiller" konusunda endüstriyel destek sağlıyor. Yıllık 203 bin ton üretimle Türkiye'nin polimer üretiminin yüzde 50'sini, polyester iplik üretiminin ise yüzde 55'ini karşılayan firma, Ar-Ge bütçesinin yüzde 40'ını nanoteknolojiye ayrmış durumda. Nano malzeme kullanarak statik elektriklenmeyi iplikten önleyebildiklerini söyleyen Korteks Ar-Ge Müdürü Mutlu Sezen, "Anti statik polyester iplik bugüne kadar karbon siyah katkılar ile yapılıyor ve üretilen iplikler siyah olduğu için farklı renklere boyanamıyordu. Bu ipliğe karbon nano tüpleri kullanarak nihai tekstil kumaşına normal şartlarda istenilen renklere boyanabilme özelliği kazandırdık" dedi.
Derimod 690 gramlık ceketle öncü oldu
Derimod nanoleather teknolojisiyle dünyada ilk kez 690 gram ağırlığında deri ceket üreterek sektöründe öncü oldu. Nano ceket normal deri ceketlere göre yüzde 50 daha hafif. Nano-Leather teknolojisi ile hafiflettikleri deri ceket ile pazar paylarını yüzde 25 artırmayı hedeflediklerini belirten Derimod Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Zaim, "Bu ürün sayesinde dünya deri sektöründe bir devrim yarattık. Satışlarından son derece memnunuz" diye konuştu.
DYO'dan şirketlere özel proje çalışması
Türkiye'yi nanoteknoloji ile tanıştıran DYO, nanoteknoloji ile kendini ışıkla temizleyen, yangını geciktiren ve çizilmeyen boyalardan sonra kaplamalara yöneldi. Bu yıl yüzde 17 oranında büyüdüklerini anlatan DYO Boya Kimya Grubu Ar-Ge Direktörü Gülsen Çeliker, "Birçok sektör küçülürken biz sanayi, inşaat ve mobilya boyalarında yüzde 17 büyüdük. Nano ürünlerimiz bu yıl satışlarımızın yüzde 10'unu oluşturdu. Hollanda'ya geçen yıl 400 bin euroluk ürün ihraç ettik. İtalya'ya da ara ürün ihraç edeceğiz. Fransa'yla da bu konuda bir çalışma var" dedi. DYO Ar-Ge Grubu sadece grup için proje üretmiyor. DYO, Tofaş, Kington gibi birçok firma için proje çalışmaları yürütüyor.
ABD'den 1 milyar dolar kaynak
- ABD Nano teknoloji araştırmalarına yılda 1 milyar doların üzerinde kaynak ayırıyor.
- Avrupa Birliği, Çerçeve Programı'na nanoteknolojik çalışmaları öncelikli alan olarak dahil etti. Japonya, Tayvan, Singapur, Çin, İsrail ve İsviçre de benzer programlar başlattı. İran'da Sharif Üniversitesi'nde 2005 yılında kurulan Ulusal Nanobilim ve Nanoteknoloji Enstitüsü'nde disiplinlerarası doktora programı ile birlikte bilimsel araştırmalar da yürütülüyor. Çeşitli konularda 50'ye yakın nanoteknoloji şirketinin kurulduğu İsrail'de hükümet nanoteknolojiye yapacağı desteği 230 milyon dolara çıkardı. Rusya nanoteknoloji araştırmaları için 7 milyar dolar kaynak ayırdığını açıkladı. Çin ve Finlandiya ortak nanoteknoloji araştırma projeleri başlatmak üzere anlaşma yaptı. - Dünya piyasasında nanoteknoloji kullanılarak üretilen çoğu elektronik alanında mevcut 200 civarında ürün var. Bir çok ürün de geliştirme aşamasında.
Tıp alanında devrim
Nanoteknoloji tıp alanında köklü değişiklikleri beraberinde getirecek. Özellikle beyin ve göz ameliyatlarında uygulanan mikro cerrahiden sonra kullanılmaya başlanan nanocerrahi ile hücre, doku ve moleküllerdeki hasarları belirleyen tanı cihazları ilaç sektörünü derinden etkileyecek. Edward Moran, tıbbi teşhis alanında ve sonrasında yaşanacak süreci şu çarpıcı cümlerle aktarıyor: "Kişinin kanına bakıldığında ne zaman kanser olacağının çok daha önce anlaşıldığını düşünün. Tümörün nerede oluşabileceğini görüp tedbir almaktan bahsediyorum. Elbette bu gelişme, kemoterapi (kanser tedavisi) işinde olanlar için büyük bir pazar kaybı anlamına geliyor."
Aküde 150 yıllık değişim
Nanoteknolojinin devreye girmesiyle birlikte 150 yıldır aynı sistemle çalışan aküler bambaşka bir boyut kazanacak. Yeni aküler çevre dostu olduğu gibi, çok daha uzun dayanım süresiyle tüketicinin de yüzünü güldürecek. Mevcut akülerin geri dönüşümsüz, çok ağır ve çevreye zararlı olduğunu kaydeden Edward Moran, bu alanda şirketleri bekleyen geleceği şöyle anlatıyor: "Nano teknolojinin kullanımıyla geleneksel akülerin çevresinde kurulan ekosistemde büyük değişiklikler olacak. Çevre için çok daha iyi ürünlerin ortaya çıkacağı kesin. Ama akü üreten şirketlerin büyük bir meydan okuma ile karşılaşacakları da kesin."
Gemide büyük tasarruf
Teknelerin diplerine yapışan kabuklu deniz hayvanlarının kazınması işi tekne sahiplerine her yıl binlerce dolara mal oluyor. Nanoteknolojinin kullanılmasıyla gemi sahipleri bu dertten kurtulacak. Türkiye'de 37'si büyük 150 tersane olduğunu belirten Dipsan Genel Müdürü Avni Demiral'ın verdiği bilgiye göre, İstanbul'da 20'ye yakın şirket 2 ila 5 bin dolar arasında değişen ücretle gemi temizliği yapıyor. Altı temizlenmeyen geminin hızının düştüğünü ve fonksiyonlarının işlevsiz hale geldiğini kaydeden Demiral, nanoteknoloji kullanımı ile sorunun çözüleceğine ancak sektörde büyük bir iş sahasının da yok olacağına dikkat çekiyor.
ABD'de golf krizi yarattı
Nanoteknoloji, her vuruşta hava kaybeden tenis toplarının da imdadına yetişti. Nanoteknoloji ile golf toplarının hava kaybetmediğini gören bir şirket kendi işlerini baltaladığını fark edince, bu topları profesyonellere ekstra bir ücret karşılığında satmaya başladı. İçine nano titanyum doldurulduğunda oynandığı alanının dışına çıkmayan golf toplarının keşfinin golf oyununu değiştireceğini söyleyen Amerikan Golf Federasyonu, bu yeniliğe onay vermeyince, golf otoriteleri ile ciddi sorunlar yaşamaya başladı.
Kaynak : Referans Gazetesi/Sevda Yüzbaşıoğlu

0 yorum: