Girişimcilerin En Çok Yaptıkları Hatalar Nelerdir?

17 Ocak 2008 Perşembe

Yeni bir iş fikrini hayata geçirirken veya mevcut isletmeyi büyütme aşamasında girişimcilerimizin gözardı ettiği bazı konular var ki, işletmelerin daha ilk evresinde kapanmasına, harcanan emeklerin boşa gitmesine neden oluyor. Girişimcilerimizin iş kurarken veya işlerini büyütürken dikkat etmeleri gereken noktaları şöyle sıralamak mümkün;
Taklit: Bu, Türkiye’de çok karşılaşılan bir sorun. Yapılan bir girişimin başarılı olduğunu görerek, aynı yerde, aynı tipte, benzer hizmetler veren bir şirket kurmak, Türkiye’de eskiden beri gelen çok yaygın bir anlayış. Oysa her işletmenin kendi içinde bir dinamiğe sahip olduğunu, bir başkasının yaptığının aynısını yaparak bir adım öne geçmenin mümkün olmayacağını şirketlerin anlaması gerekiyor. Bunun için işinize hizmetinize yenilik getirmeli, bir iş fikrini hayata geçirirken yenilikçi tarafını mutlaka ön plana çıkarmalısınız.
Sermaye bulamamak: Yapacağınız işin planını önceden çıkarın. Mutlaka bir iş planınız olsun ve o planda hangi aşamada ne kadarlık kaynağa ihtiyaç duyacağınızı net olarak belirtin. Sözkonusu kaynağa ulaşmak için kullanacağınız yöntemler de iş planında yer almalı. Birçok girişimcinin düştüğü hatalardan bir tanesi, kuracağı işin ne kadar maliyet gerektireceğini önceden hesaplayamadan veya varını yoğunu tek bir işe kanalize ederek işletme kurması. Çünkü yeni bir işin girişimci için karlı bir yapıya dönüşmesi, gelir getirmesi mutlaka belli bir süre gerektirir ki bu süre de yapılacak işin niteliğine göre değişir. Girişimcinin bu süreyi geçirecek ve gerektiğinde ek kaynak yaratacak imkanları önceden sağlaması gerekiyor.
Yüksek Maliyet: Her yeni iş fikri büyük gelir getirecek diye bir gerçeklik yok, ne yazık ki... İş fikriniz size göre çok rantabl olabilir; ancak eğer yeterli pazar araştırması yapmadıysanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Eğer sermayeniz kısıtlıysa, yolun başında gereksiz masraflardan mutlaka kaçınmanız, maliyetleri kontrol altına almanız gerekiyor.
Yanlış Yönetim: Genellikle aile işletmesi olan KOBİ’Ler kurumsallaşmakta, işi profesyonel yöneticilere devretmekte zor. Şirketin potansiyeli gelişirken yönetimin hala aile içinde kalması işletme içinde çatışmalar olabiliyor. Şirket aile şirketi olduğundan doğal olarak gelişen ­oluşan sorunların giderilmesinde pek yardımcı olduğu söylenemez. Bu nedenle belli büyüklükteki şirketlerin aile işletmesi yapısından kurtulması, hatta işin başındayken profesyonel bir ekiple çalışmayı tercih etmesi doğru bir yol olarak görülüyor. Ayrıca “küçük olsun benim olsun” anlayışı da şirketlerin büyüme yolunda adım atmasını engelleyebiliyor.
Hedefsizlik: Ölçeği her ne olursa olsun her işletmenin belli planlar dahilinde hayata geçirilecek hedeflere ihtiyacı var. Gelişmek ve ilerlemek için bu hedeflere doğru atılan adımlar, aynı zamanda işletmenin total motivasyonuna da yansıyacak. Girişimcilerin en büyük hatalarından bir tanesi, değişen koşullara "bağlı olarak hedeflerinde köklü değişiklikler yapması. Bu doğrultuda gerek şirket yapışı gerekse insan kaynağı gibi alanlarda sürekli değişiklik yaşayan işletmelerde bu durum istikrarsızlığa neden olabiliyor.
Hatalı İstihdam: Küçük işletmelerin ve işe yeni başlayan yatırımcıların düştüğü hatalardan bir diğeri, profesyoneller yerine yakın çevresine iş imkanı sağlaması. Doğru istihdam yerine, yeterince yetkin olamayan yakınlarına iş verilmesi, işletmenin orta ve uzun vadede verimsiz çalışmasına neden oluyor.
Gereksiz Korkaklık veya Cesaret: Girişimcilerin faaliyet gösterdiği iş kolunda uzmanlara danışmadan sadece hislerine dayanarak cesur kararlar alması işlerine zarar verebiliyor. Ya da atmaları gereken riskli bir adımda fazlasıyla çekingen davranabiliyorlar., Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli işletmeler, girişimciler ,danışmanlardan destek almak yerine, kendi birikimleri doğrultusunda hareket etmeyi tercih ediyor. İşletmeyi derinden etkileyecek konularda bir uzmandan destek alınması tavsiye ediliyor.
Bilgi ve Teknolojiden Uzak Durmak: Girişimcinin sektöründeki teknolojik yenilikleri mutlaka takip etmesi gerekiyor. Oysa baktığımızda birçok işletmenin teknik açıdan kurulduğu dönemde edinilenden çok farklı bir donanıma erişemediği görülüyor. Bu durum özellikle küçük işletmelerde yaygın. Yoğun rekabet ortamında teknoloji, şirketleri bir adım öne çıkarmak için bir araç.
Personele Karşı Açık Olmamak: Küçük işletme sahiplerinin, kendi şirketleri için aldığı kararları genellikle çalışanlarıyla paylaşmak veya tartışmaya açmak gibi bir alışkanlıkları yok. Bu durum, yeni fikirlerin gelişmesini engellediği gibi işyerinde motivasyon eksikliğine de yol açabiliyor.
Müşteriyi Yeteri Kadar Tanımamak: Yeni kurulan işletmelerin hatalarından bir tanesi de ürün veya hizmetleriyle ulaşmak istedikleri müşteri kitlesini yeteri kadar tanıyamaması. Bunun için müşteri ihtiyaçlarını dönemsel dolarak takip ederek, ihtiyaca uygun çözümler geliştirilmesi gerekiyor.
Finansman Yönetiminde Beceriksizlik: Tahsilatlarla ödeme planlarının nakit krizine yol açmayacak nitelikte olması gerekiyor. Bu konudaki hatalı davranışların birçok karlı işletmeyi, sadece nakit sıkışıklığı nedeniyle zor durumda bıraktığı biliniyor. İşletmenizin karlı olması yetmez, aynı zamanda nakit akışınızın genel ödeme planınıza uygun olmasına da dikkat etmelisiniz.
Müşteri Sayısını Artıramamak: Müşteri sayısını artırmaya yönelik programlar geliştirememek yeni işletmelerin sıkıntılarından bir diğeri. Bunun için, farklı tekniklerle farklı müşteri gruplarına hitap edebilecek çözümler geliştirmeniz gerekiyor. Çok büyük de olsa tek bir bağlı kalmak risk teşkil ettiğinden müşteri tabanınızı mümkün olduğunca geniş bir alana yaymanız işletmenizin faydasına bir uygulama.
Değişimin Gerisinde Kalmak: Yönetim ve işletme dinamikleri sürekli olarak değişiyor. Geçmişte sizi başarıya götüren yollar bugün geçerli olmayabilir. Bu nedenle, gerektiğinde hem yönetim arayışınızı hem de ürettiğiniz ürün ve hizmetleri değişen şartlara adapte etmeniz gerekiyor.
Büyüme Yönetimini Yapamamak: Büyüme, şirketlerde yeni yönetim anlayışını da beraberinde getiriyor. Ancak, birçok işletmenin bu adaptaşyon sürecini yönetmekte başarısız olduğu bir gerçek. Bu nedenle, kontrollü büyürken, işletmenizin yönetim becerisini de geliştirmeniz gerekiyor.
Ölçüsüz Büyümek: Büyürken kontrolü kaybetmek işletmeler için bir diğer riskli durum. Bir anda çok hızlı ve kontrolsüz büyümek, kısa vadede iyi gibi görünse de orta ve uzun vadede şirketler için risklidir. Türkiye’deki girişimcilerin çoğunda varolan bir gerçeklik sürekli büyüme isteği. Ancak bu isteği kontrol altında tutmayı öğrenmek gerekiyor.
Kaynak: Ekonomist Dergisi

0 yorum: